Müzakereci olarak korsanların temsilcisiyle stratejik pazarlığı yapan Esenyel, “Sadece nehirden ulaşılabilen ormanın derinliklerindeki bir köyde tutuldular. Nehir kenarındaki köylerin hepsi ya mazot kaçakçılığı ya da fidyeden geçimini sağlıyor. Polis ya da askerin harekete geçmesiyle hemen yer değiştirip pazarlığa son verme riski oldukları için çok dikkatli davrandım” dedi. Esenyel, denizcilere sadece Afrika’nın sivrisineklerinin zarar verdiğini belirtti.

Batı Afrika ülkesi Nijerya sahillerinde seyreden Kadıoğlu Denizcilik’e ait Paksoy 1 adlı kuru yük gemisi deniz haydutlarının saldırısına uğramıştı. Hızlı botlarla yaklaştıkları 115 metre uzunluğundaki gemiye uzun namlulu silahlarla çıkan deniz haydutları 18 mürettebatı alı koymuştu. 8 mürettebat serbest bırakılırken, 10 kişi fidye pazarlığı amacıyla karaya çıkartılmıştı. Türk kamuoyunun en çok merak ettiği olaylar arasına giren kaçırmanın ardından Kadıoğlu Denizcilik, korsanlarla sağduyulu pazarlık yapması için Avukat Selçuk Esenyel’i Nijerya’ya göndermişti. 21 Temmuz’da ülkeye inen Esenyel, gemicilerin tutulduğu Yenagoa kentine gitti. Ülkeye adını veren 4 bin 180 km uzunluğundaki Nijer Nehri kıyısında kurulan ve yüzlerce küçük akarsunun nehre bağlandığı Yenagoa’da deniz haydutlarıyla konuşmaya başlayan Esenyel, denizcilerin zarar görmeden özgür kalmaları için çabaladı. Ekvatoral iklimin hakim olduğu ülkenin sık ağaçlarla örülü ormanlık alanına götürülen denizciler, sadece nehirden ulaşılabilen bir köyde tutuluyordu.

Uydu telefonunu kapatıp psikolojik savaş başlattılar

Deniz haydutları sadece Esenyel ile görüşeceklerini başka kimseyle irtibata geçmeyecekleri şartını sunduktan sonra pazarlığa başladı. Hiçbir silahlı güce haber verilmemesini isteyen haydutlar, sadece nehirden ulaşımın mümkün olduğu köylere hareket eden her tekne ya da bottan da haber alıyordu. Ormanın yaklaşık 15 km içindeki köyde tutulan denizciler için fidye pazarlığı yapan korsanlar istedikleri zaman uydu telefonunu kapatarak Esenyel’e karşı psikolojik üstünlüğü kazanmak istedi. Esenyel, “Her gün onlarla konuşmaya çalışıyordum. İsteklerini sıralıyorlardı. Polis ya da askerin harekete geçtiğini görebilecek bir istihbarat ağları vardı. Ormanın derinliklerine sadece nehirden küçük teknelerle gidiliyordu. Nehir kenarında sıralı köylerdeki kabileler bir hareket olduğunda hemen korsanlara haber verdiği için riski göze almadım. Böyle bir hareket olursa rehinelerin hemen yerini değiştirir hatta görüşmeleri sonlandırabilirlerdi. Psikolojik üstünlüğü ele geçirmek ve istedikleri rakamı elde etmek için tek iletişim yöntemimiz uydu telefonunu 1 hafta kapattılar. Tekrar iletişim kurduğumuzda soğukkanlılığımı korudum. Kabileler, yakıt kaçakçılığı ve fidye ücreti ile geçiniyorlar. Bütün köyler işin içinde ve birbirleriyle organize olarak fidye verilene kadar ortak hareket ediyorlar” dedi.

Suç oranı çok yüksek bir Afrika şehri

Esenyel, “Bölgenin coğrafyası çok zor. Sadece yerel halkın çözebildiği nehir yolları var. Suç oranı çok yüksek bir Afrika şehrindeydim. Üstelik ormanın derinliklerinde kurtarılmayı bekleyen denizciler için tek müzakereciydim. Karşımda bir örgüt yoktu, kendilerini sadece deniz korsanı olarak tanımlayan ve tek amaçları fidyeyi almak olan silahlı kişiler vardı. Denizcilerin iyi olduğunu, parayı aldıktan sonra bırakacaklarını tekrarlıyorlardı. Hatta temiz su sıkıntısı olduğu için pet şişelerde su verdiklerini biliyordum. Deniz haydutlarının yaygın davranış şekli zarar vermeden paraya kavuşmak ilkesidir. Denizcilere aynı şekilde davrandıklarını biliyordum. 20 gün süren fidye pazarlığı sonuçlandı ve onları sağ salim teslim aldım. Hemen otelimize geldik. Kurban Bayramı’nda ailelerine kavuşacakları için çok mutluyum.” diye konuştu.

Denizcileri sivrisinekler hırpaladı

Denizcilerin yorgun olduğunu ama sağlık ve morallerinin iyi olduğunu belirten Esenyel, “Korsanlar kötü davranmamış. Hatta günlük yemeklerini vermişler, yıkanmalarını sağlamışlar. Ama Afrika’nın sivrisinekleri hiç rahat bırakmamış. Sivrisinekler denizcilerimizi çok hırpalamış. Hepimiz Türkiye özlemiyle döneceğimiz günü bekliyoruz.” dedi.

“Kızıma telefonu çekmiyor dedik”

Öte yandan gemi mürettebatı içindeki eşi Hüseyin Zabun kaçırıldıktan hemen sonra sosyal medyadan yaptığı açıklama ile kamuoyunu hareketlendiren Çiğdem Zabun’da duygularını Deniz Kartalı’na anlattı. Geminin üçüncü kaptanı eşinin özgürlüğüne kavuşmasına çok sevindiğini söyleyen Çiğdem Zabun, “ Kurtulduklarını duyduğumuz anda büyük bir sevinç yaşadık. Kelimelerle anlatamayacağım bir duygu kapladı beni. Şimdi O’nu sabırsızlıkla bekliyorum. Görüntülü konuştuk ve sağlıklı gördüğüm için çok mutluyum. Sabahın olmasını iple çekiyorum. Babası Bayram ve annesi Güldane hanımın kurtulması için adağı vardı. Adağı keserek dağıtacağız. 4 yaşındaki kızımız Deniz’in mutluluğunu da anlatamam. Hüseyin seferde olduğunda telefonla konuşmaya çok alışıktı. Bu kez telefonunun çekmediğini bu yüzden konuşamadığını söyledik. Şimdi Deniz’de kavuşacağı günü bekliyor. Babasının sesini duyduğu anda çok mutlu oldu. Babama sarılacağım hiç bırakmayacağım diyor. Allah kimseyi evladıyla sevdiğiyle sınamasın, ayrı koymasın. Geldiği zaman O ne isterse onu yapacağız. Yeter ki bize gelsin” dedi.