Deniz Kartalı

DOĞAYA SAVAŞ AÇMANIN ZAVALLILIĞI… HALİT KONANÇ’IN KALEMİNDEN

Sucul dünyamızda balıkçılığın gerçek tanımlanması onun “sürdürülemez” bir balıkçılık olduğudur. Okyanuslardan, denizlerden hamsi, ringa, sardalye gibi küçük pelajik balıkları avlayıp 3 kilogramlık balık karşılığında akvakültür sektöründe 1 kilogramlık balık yetiştirmeye soyunmanın anlamı hiç şüphesiz ki sürdürülebilir balıkçılık olarak tanımlanamaz. Çok değil 40-50 yıl öncesinde okyanuslarda, denizlerde genç ve anaç her türden balık boldu. Ne yazık ki günümüzde avcılık açısından gelinen nokta dramatiktir. Bunun en büyük nedeni ülkemiz de dâhil olmak üzere dünyamızın tüm ülkelerinde denizlerin “sınırsız” bir faaliyet alanı olarak görülmesidir.

DOĞAYA SAVAŞ AÇMANIN ZAVALLILIĞI… HALİT KONANÇ’IN KALEMİNDEN
1.549 views
10 Mayıs 2021 - 13:07

Vahşi avcılık ve azalan balık stokları

Küresel ölçekte dünyamızda var olan balık stokları günümüzde büyük balıklarda%1- 5, diğer türlerde %15’lere kadar gerilemiştir. Okyanuslar; karbonun yüzde 85’ini yutarak gezegenin ekosistemler devamlılığı bağlamında oksijen gereksiniminin %85’ini sağlar. Bu dönüşümün mühendisleri balıklar ve deniz bitkileri, mercanlar ve diğerleridir. Hal böyle olunca “vahşi avcılık” mükemmel ekosistemlerde iklim değişikliğini de tetikleyerek çok büyük hasara neden oluyor. Bu olumsuz tablonun sonucu olarak ekonomik değeri olan balıkların ticari av gücü taban yapmasının yanı sıra pek çok sucul canlı türünün de soyu tükenmiş veya azımsanmayacak sayıdaki tür de küresel ölçekte IUCN (Nesli Tükenme Tehlikesi Altında Olan Türlerin Kırmızı Listesi)’ne dâhil olmuştur.

Deniz ve balıkçılık biliminin ilgi alanına giren bilimciler, uzmanlar, resmi ve özel kuruluşların tamamı Okyanus Gezegenimizde yaşanan sürdürülemez balıkçılığa ek olarak yaşanan diğer makro düzeydeki tehlikelerin iklim değişikliği, sentetik ve plastik içeren, sanayi, zirai ve evsel atıkların kontrolsüz bir şekilde ortama verildiği üzerinde hemfikirdirler. Okyanuslarda yaşanan trajik gelişmelerin nedeni hakkında “Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü” (FAO)’nun, “Dünya Doğayı Koruma Vakfı” (WWF)’in ve “Yeşil Barış” (Greenpeace)’in tüm bilgilendirici ve uyarıcı ikazlarına karşın yeryüzünde mevcut endüstriyel balıkçı filosu/kuruluşları vahşi avcılıklarını fütursuzca ve ısrarla sürdürmektedirler. Konunun en dramatik yanı ise ülkeler yönetimlerince bu olumsuzluğun önünün kesilmemesi veya kesilememesidir.

Bu konuda “Avrupa Birliği” (AB)’nin küçük ölçekli balıkçılığın korunması konusundaki olumlu önerileri ve desteklerine karşın endüstriyel balıkçı kesimi denizlerde tüm acımasızlığı ile “Benden sonrası tufan” zihniyeti ile sürdürmektedir. Yer küremizde sucul canlı kaynaklar için asli tehlikenin sürdürülemez vahşi avcılık yapan endüstriyel balıkçı kesimi olduğunu işleyen ve karşıt eylemlerde bulunan Greenpeace örgütünü susturmak için her yola başvuran endüstriyel balıkçı kesiminin şiddete dönüşen eylemini hatırlayınız. Bu nedenle dünyamızdaki sucul canlı doğal kaynakların geleceğini güvenceye almanın tek çıkış yolu endüstriyel balıkçı kesiminin sınır tanımayan avcılığının önünü küresel ölçekte ülkelerce düzenlenecek yasalarla kesebilmektir. Ne var ki ufukta bunun emareleri görünmemektedir. Bu ilginç ve düşündürücü bir durumdur.

Balıkçılık çok sayıda değişik bilim ve sektörün aynı zamanda ortak bir buluşma alanıdır. Bu ortak buluşma alanı balıkçılık biyolojisi, uygulamalı biyolojik oşenografik, uydular aracılığı ile yapılan uzaktan algılama (remote sensing) araştırmalarının yanı sıra gemi inşaatı, ağ dokuma sanayii, gıda sanayii, soğuk muhafaza vb. kuruluşları içerir. Tüm bu birleşim içerisinde balıkçılık bilimcilerinin doğrudan temel amacı sucul canlı kaynakların korunarak sürdürülebilirliğini sağlamak, dolaylı amacı ise hakkaniyet ölçüleri içerisinde tüm insanların sağlıklı beslenebilmeleri için sürdürülebilir gıda güvenliğini oluşturmaktır.

Oysa günümüzde durum öyle midir?

Bir de ona bakalım. Günümüzde küresel ölçekte endüstriyel balıkçı kesiminin amacı insanlığın gıda sorununa katkı sağlamak amacından sapmıştır. Son on yıllar içerisinde onların temel hedefleri artık kendilerine aşırı ekonomik getiri sağlayan zenginler kulübü üyelerinin sofralarında yer almak olmuştur. Haliyle öncelikli hedefleri dünyanın her tarafına yayılmış zengin mutfağına hizmet amaçlı balık marketleri ve restoranlardır. Bu konuda en somut örnek mavi yüzgeçli orkinosun (Thunnus thynnus) son küresel kurbanlarından biri olmasıdır.

1980’li yılların sonunda küresel ölçekte sayısı milyonları bulan balıkçı gemileri aşırı, zararlı ve kaçak avcılık yaparak okyanuslar ve kapalı denizlerde balık stoklarının hızla çökmesine neden oldu. Bu çöküşü tetikleyenler; süreci o yıllarda akvakültür denen endüstriyel çiftlik balıkçılığına ikame ettiler. Akvakültür (aquaculture) sucul canlıların sınırlı alanlarda (havuz, ağ kafes vb.) besiye alınması ile döllenme dâhil yumurtadan başlatılarak genç bireylerin belirli bir boya ya da pazar boyuna ulaşıncaya kadar yetiştirilmesidir.

Bu besicilik uygulamasının ham maddesi de ağırlıklı olarak küçük pelajik balıkların unundan yapılmış balık yemleridir. Akvakültür uygulamaları 50 yıl öncesine kadar yerel çerçevede gerçekleştirildiği için sucul canlı kaynaklar açısından bir sorun teşkil etmiyordu. Zaman içerisinde akvakültür küresel düzeyde uygulama alanı bulunca ve ham maddesini de küçük pelajik balıklar oluşturunca balık yağı ve unu fabrikalarına ham madde temini endüstriyel avcılığı yüksek düzeyde tetikledi. Bu da okyanus ve denizlerde sucul canlı kaynaklar için tehlike çanlarının çalmasının nedenini oluşturdu. Konunun üzücü yanı ise günümüzde de bu çan seslerinin kesintisiz olarak çalmaya devam etmesidir. Türkiye de 1980’li yıllardan itibaren denizlerimizde akvakültür uygulamalarına giriş yaptı. İlk yıllarda küçük kapasiteli işletmeler hayat buldu.  Sonrasında akvakültür alanında önemli gelişmeler oldu ve buna paralel olarak yatırımlar da artış gösterdi. Sadece Ege ve Akdeniz’in en güzel koy ve kıyılarında 2000’li yılların başında kısa zamanda 400 civarında balık çiftliği kuruldu.

Endüstriyel balık üretimine yöneliş

Daha önceki yıllarda Çin, Japonya, Malezya, Tayvan, Kore, Hindistan gibi güney ve Uzakdoğu Asya ülkeleri bu konuda başı çektiler. Son dönemlerde ise Akdeniz ülkeleri, Birleşik Krallık, İsveç, Norveç, İskoçya, Avustralya, Kuzey ve Orta Amerika başta olmaların yanı sıra deniz ve okyanuslara kıyısı olmayan ülkeler bile endüstriyel çiftlik balıkçılığına yöneldi. 2022’de dünyada endüstriyel balık çiftliklerinin avcılık dâhil toplam balığın %50’sini yetiştirmesi öngörülmektedir. Bu makro ölçekteki planlama sucul canlı stoklarının geleceği açısından kabul edilemez bir gelişmedir. Sayıları yüz binleri bulan çiftliklerde 1kg balık yetiştirebilmek uğruna için kat be kat fazla hamsi, ringa, sardalye vb. küçük balıkların un ufak olması gerekiyor. Böyle bir şey olabilir mi?

HAYIR… Olmamalıdır…

Sucul dünyanın rakamsal olarak dominant/egemen canlıları olan küçük balıkların gıda zincirinde büyük balıkların da temel besin kaynağı olduğu akvakültür sektörünün ticari çıkarları için  özellikle göz ardı ediliyor. Hiç bir bireyin ve hiç bir sektörün buna hakkı yoktur ve olmamalıdır da. FAO’nun Balıkçılık İstatistiklerinde 2016-2017 yılı verilerine göre dünyada 4,5 milyon motorlu ve motorsuz balıkçı teknesi bulunmaktadır. Endüstriyel balıkçı filosu ise aynı yıllar itibariyle okyanuslardan Peru hamsisi, Japon hamsisi, Atlantik ringası, sardalye, Japon sardalyesi ve Hint yağı sardalyesi olarak ortalama 9,5 milyon ton avlamış. Bunun büyük bölümü balık unu ve yağı olarak işlenmiştir. Bu veriye hedef dışı piyasası olmayan, yakalanmaması gereken, kazara yakalan “ıskarta” balıklar dâhil değildir. Balıkçılık yetkilileri hedef dışı avlanan balığın  %40 civarında olduğunu belirtiyorlar. Yasal yollar ile yapılan avcılık endüstriyel çiftliklerin giderek artan yem taleplerini karşılamaya yetmiyor. Günümüzde akvakültür sektörüne daha çok yem haline dönüştürülecek balık gerekiyor. Ülkemizdeki dünyadaki sayısı yüz bini aşan endüstriyel balık çiftlikleri; ticari balık avcılığı yapanların  “hedef dışı” avladığı balıkların en önemli müşterisidir.

Hedef dışı yakalanan balıkların piyasa değeri ise neredeyse kelepir fiyatına denktir. Hal böyle olunca yem fabrikalarına; “Ne balığı olursa olsun yeme dönüştür bize getir” denilmektedir. Kaçak ve mafyavari yöntemler ile kayda geçirilmeden yem fabrikalarına sevk edilen balıklar un haline getirilip endüstriyel çiftlik şirketlerine yönlendiriliyor. Çipura, levrek, somon, yılan balığı gibi ticari değeri çok yüksek balıkları yetiştirenlere destek veren merkezi devletlere bir çift sözüm var!

“Okyanus ve denizlerdeki canlılığını yok etme bağlamında katliama dayalı endüstriyel balık avcılığına göz yumarak; balık çiftliklerinin üretim işleyiş sistemlerine destek vermekten acilen vazgeçin!”

“Endüstriyel balıkçı kesiminin küresel ölçekte telaffuz ettiği “Sürdürülebilir Balıkçılık” yalanına kanmayın ve onun arkasına saklanmayın!” “Balık çiftliklerinin gereksinimlerini gözeterek; denizlerdeki küçük pelajik ve demersal balıkların aşırı avcılığı nedeniyle denizlerdeki besin piramidinin ters yüz olmasına neden olmaktan  derhal vazgeçin!”

Son söz olarak;

“Doğanın korunarak sürdürülebilirlik yasası; önceliğin okyanuslardaki ekosistemlerin korunması olduğu ve sonrasında da insanın balık tüketimi olmalı” der.

DENİZ EMEKÇİSİ-AKTİVİST

Halit Konanç

 

 

 

 

GÜNLÜK HABER AKIŞI
STM’DEN DUVAR ARKASI RADAR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
ÇiN UZAY HACMİNİ ARTIRIYOR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
DAĞIN KRALI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
TOPRAK ZAFERE SÜRÜYOR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
CAM ŞİŞE ATMA ORMANI YAKMA
GÜNLÜK HABER AKIŞI
SHENZHOU 15 YERYÜZÜNE DÖNDÜ
GÜNLÜK HABER AKIŞI
İSTANBUL PLAJLARI YAZA HAZIR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
HAYDİ GÖLDE BALIK TUTALIM…
GÜNLÜK HABER AKIŞI
RENK KODLU MARS HARİTASI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Bugün Dünya Yunus Günü!
GÜNLÜK HABER AKIŞI
YUNANİSTAN’DA TREN KAZASI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
RÖMORKÖR ALABORA OLDU
GÜNLÜK HABER AKIŞI
TÜRK GEMİSİ KARAYA OTURDU
GÜNLÜK HABER AKIŞI
EYT 1 YIL ERTELENEBİLİR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
ENGELLİLERİN ACI FERYATLARI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
YİNE SINIFTA KALDIK
GÜNLÜK HABER AKIŞI
SULAK ALANLARI ONARMA ZAMANI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Anneler Günü Kutlu Olsun
KÖŞE YAZARLARI

Copyright © 2024 Deniz Kartalı. Tüm Hakları Saklıdır.