Aşk Gemisi’nin fotoğraflarının da yer aldığı sergide 8 ülkeye ait 26 ticaret gemisinden 200 parça bulunuyor.
Dünya ticaretinin yüzde 84’ü deniz yoluyla yapılırken mavi sularda dolaşan gemilerin geçirdiği teknolojik değişim İLKFER Denizcilik Müzesi’nde anlatılıyor. Yılda yaklaşık 12 milyar ton yük ya da ürünü bir limandan diğerine ulaştıran ticaret gemilerinin parçaları iki denizcinin girişimiyle korunuyor. Kullanım dışına ayrılan gemilerinin getirildiği İzmir Aliağa’da ki söküm tesislerine giden İlker Meşe’nin özenle seçtiği parçalar, Tuzla’da ki şirket binasının altında deniz sevdalılarıyla buluşuyor. Gemi makine mühendisi olan 20 yıl dünyanın pek çok denizinde dolaşan İlker Meşe, gemi adamlarının en çok kullandığı ve hatıraları olduğu parçaları seçmeye çalışıyor. Gemilerin düdük ve çanları, pusulaları, telefonları, dümenleri, telsizleri ve makine parçaları gibi pek çok eşya müzede bekliyor. Müzenin en eski parçası 1925 yapımı bir cayro pusula. Dünyanın dönüş hareketini hesaplayarak denizcilere her zaman kuzeyi gösteren pusula, yaklaşık 100 yıl önce fırtınalı sularda pek çok deniz adamının hayatını kurtaran bir alet olarak tanımlanıyor.
“Yaşanmışlıkları koruyoruz”
İLKFER Deniz Müzesi’ni ortağı Feramuz Aşkın ile kuran İlker Meşe, “ Gemiler ruhu olan, içinde gemi adamlarının yaşanmışlıkları, hatıraları ve duygularının barındığı bir araçtır. Kaptanlar aslında duygularını ve hayallerini de aktarır seyir defterine. Güverte reisleri çocuklarının doğum haberini almıştır köprü üstündeki telefondan. Ya da bir baş çarkçı sevdiği kadına evlenme teklif etmiştir aynı telefonla. Teknolojik gelişmeyle yerlerini daha modernlerine bırakan bu gemilerin en azından hatıralarını yaşatan eşyalarını toparlamak istedik. Yani gemicilerin hatıralarının ve yaşadıkları duyguların sergilendiği bir müze kurmak istedik. Müzemizde gemi adamlarının duygularıyla beslenen gemilerin ruhu yaşıyor.” dedi.
Deniz eskileri müzede saygı görüyor
20 yıl denizlerde görev yapan gemi makine mühendisi Meşe, “Aliağa’da gemiler sökülürken yaşanmışlıklarında söküldüğünü hissettim. Yok olmasını önlemek kadar gelecek kuşaklara denizciliğin teknolojik gelişimini göstermesi açısından da önemli bir müze kurduk. Müzeyi gezenler, denizciliğin 100 yıl içinde ne kadar hızlı ilerlediğini görürken eski gemilere saygı duyacak.” dedi. Gemi Makine Mühendisleri Odası Başkanı Feramuz Aşkın ise, “ Söküm tesislerinde gemilerin değerlerinin hurdaya gittiğini gördük. Kaptanın ‘Tornistan Çark’ komutunu makine dairesine ileten ve gemiyi büyük bir manevra ile kazadan kurtaran makine telgrafından, limana girildiğini anlatan düdüğün korunmasını istedik. Genç deniz adamları müzeye gelerek gemi teknolojinin hayatlarını ne kadar kolaylaştırdığını görebilir.” dedi.
Müzede ki eserlerin büyük çoğunluğu Türkiye’de yapılan gemilerden sökülen parçalar. Japonya, Rusya, Norveç, İsveç, Almanya, İngiltere ve İtalya’da yapılan gemilerinde parçaları bulunuyor. Buhar kazanıyla çalışan Star of Venice’nin kontrol paneli, Silver’in mekanik yükleme tablosu, Agia’nın dürbün kutusu, Lady Rana sekstant(yıldızlara bakarak yol gösteren cihaz), Mesut Bey’in Çanı, Comet’in ışıldağı, Aşk Gemisi-Pasifik Prensesi’nin fotoğrafları, Volgabat 115’in harita dolabı müzeyi gezenleri eskiye götürüyor. Ayrıca İlker Meşe’nin 1979’da görev yaptığı Kocaeli gemisinde çıkardığı haftalık gazeteler ile Türk armatörlerin kullandığı baca forsları da eserler arasında.