Hayalindeki mesleği yapıyordu

Denizciliğin ne kadar zor ve yıpratıcı bir meslek olduğunu kanıtlayan ölüm olayı Atlas Okyanusu’nun Batı Afrika kıyılarında yaşanmıştı. 128 metre boyundaki Türk gemisi M/V Erkul-S, Çin Halk Cumhuriyeti’ne götüreceği cam cevherini almak için Liberya’nın Greenville Limanı’ndayken tropik yağmurların yaklaşması üzerine ambar kapaklarının kapatılması gerekti. Piri Reis Üniversitesi’nden geçtiğimiz yıl mezun olan ve Gent Denizcilik ile ilk profesyonel sözleşmesini yapan 3. Kaptan Uğur Kır, ambar kapaklarının kapatılma işleminin sorumlusu olarak güvertede bulunuyordu. Ambarın vincini bağlama düzeninden çözmek isteyen genç kaptan, küpeşte ile vinç arasına sıkıştı. 23 yaşındaki üçüncü kaptan, vincin çarpması sonucu geminin küpeşte ve puntelleri(teller) arasında kaldı. Gemi kaptanı(süvari) hemen Uğur Kır’ı Greenville’deki bir hastaneye gönderdi. Bilinci açık şekilde hastaneye giden genç kaptanı muayene eden ve kırığı olmadığını düşünen Liberyalı doktor herhangi bir röntgen çekilmesine gerek görmedi.

Hastanede röntgen cihazı olmayan ve başka hastaneye sevk edilmeyen genç kaptan doku zedelenmesi teşhisiyle 15 gün iş yapmaması koşuluyla gemisine döndü. İki okyanusun üzerinden yapılacak uzun sefer nedeniyle Güney Afrika’nın Cape Town limanında yakıt ve kumanya ikmali planlanırken, Uğur Kır ağrılarının arttığını söyleyerek ilk limanda ayrılmak istedi. Uğur Kır, ağrılarının dayanılmaz olduğunu gemideki arkadaşlarına söylerken Angola ile Namibia arasında karadan yaklaşık 60 deniz mili açıkta M/V Erkul-S’e yanaşması gereken yakıt ikmal gemisi hava muhalefeti nedeniyle yaklaşamadı. Geçirdiği kazadan 14 gün sonra bilincini yitiren Uğur Kır için geminin Azeri kaptanı acil yardım istedi. Açık denizdeki gemiye acil yardım ulaştırılamazken 17 Temmuz gecesi genç kaptan hayatını kaybetti.

Neden 13 gün sonra haber verdiler?

Oğlunun Piri Reis Üniversitesi Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği’ni çok severek okuduğunu belirten annesi Nurgül Kır, genç kaptanın ölümündeki sır perdesinin aralanmadığını ve biz dizi ihmal ile ölüme sürüklendiğini belirtti. Gözü yaşlı anne, gemi kaptanı ve bağlı olduğu şirket Gent Denizcilik’in en büyük hatalarının oğlunun röntgenini çektirmeden sefere devam ettirmeleri olduğunu söyledi. Nurgül Kır, “Donanımlı bir hastaneye sevk edilse röntgende iç organlarının büyük zarar gördüğü belirlenirdi. Ya da bize haber verselerdi evladımızı Liberya’dan İstanbul’a mutlaka getirirdik. Oysa onlar gemiyle sefere devam ettirerek ölümüne davetiye çıkardılar. Ayrıca geminin yakıtı nasıl biter ve limana yanaşamaz. Oğlum acılar içinde kıvranırken gemi yakıt ikmali derdindeymiş. İhmaller ve sorumsuzluklar zinciri canımdan çok sevdiğim oğlumu benden aldı. Bize ağrıları arttığında haber verseler O’nu kaybetmezdik” dedi.

Cep telefonunda ne vardı?

Genç kaptanın tüm eşyalarının kendilerine teslim edilmesine rağmen iki cep telefonu ve bilgisayarının verilmediğini belirten Nurgül Kır, gemide tuttuğu günlüğünün de kayıp olduğunu söyledi. Oğlunu büyük fedakarlıklarla okuttuğunu ekleyen Nurgül Kır, “Bilgisayarını Güney Afrika’da yetkililer almış. Ama iki cep telefonu ortada yok. Acaba içinde önemli bilgiler mi vardı? Uğur not almayı, belgelemeyi, tarihlemeyi çok severdi ve tutkuyla yapardı. Bize verilmeyen günlüğünde ve telefonlarında ölümüyle ilgili bilgiler olabilir. İki bavul teslim edilirken cep telefonu ve günlüğünün ortada olmaması bizi düşündürüyor. Şirketin bizi hiç aramaması şüphelerimizi katlıyor.” dedi.