Uzmanlar körfez içinde bugünkü kıyıya çok yakın ve büyük deprem üretebilecek fayların bulunduğunu ve kıyı çizgisinin en az 3 depremle günümüz deniz seviyesinden 1.9 m kadar yükseldiğini vurguladılar.
Daha büyüğüne hazırlık için bilimsel çalışma
21 Temmuz 2017’de Bodrum ve Kos arasında meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki deprem, İzmir’den Fethiye’ye kadar tüm sahil şeridinde hissedilmişti. Bodrum kıyılarına 1,5 metreyi bulan tsunami dalgalarının geldiği de görülürken AFAD, depremin 11 saniye sürdüğünü belirtmişti. Türkiye’nin yaşadığı son depremde can ve mal kaybı olmamasına rağmen uzmanlar olması mühtemel bir başka büyük depreme hazırlıklı olmak için, Gökova Körfezi’nde bilimsel bir araştırma yaptı. İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü öğretim üyesi Doç.Dr. Cengiz Yıldırım başkanlığında Prof.Dr. Attila Çiner, Doç.Dr. Mehmet Akif Sarıkaya, Dr. Orkan Özcan ile Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Dr. Öğretim Üyesi Murat Ersen Aksoy, depremin hemen ardından başladıkları çalışmanın sonuçlarını değerlendirdi.
Uluçınar teknesi
Projeye TÜBİTAK’ın hızlı destek proje programı ve İTÜ Bilimsel Araştırma Proje Fonu’ndan destek alındığını belirten Doç. Dr. Cengiz Yıldırım, hemen harekete geçmelerinin önemine değindi. Doç. Dr. Yıldırım, “Gökova Körfezi, Batı Anadolu ve Ege Bölgesi’nde deprem aktivitesinin en yüksek olduğu alanlardan biridir. 1999 yılından sonra deniz jeofiziği ve batimetri çalışmalarında belirlenen körfezin tabanında yer alan fay zonundaki faylar büyük deprem üretme potansiyeline sahip. 21 Temmuz 2017 tarihinde meydana gelen 6.6. büyüklüğündeki Bodrum Depremi bunun en taze örneklerinden biri. Yıkıcı depremlerin tarihsel kayıtlarda yer alması Gökova Körfezi kıyılarında deprem tehlikesinin yüksekolduğunu kanıtlıyor. Biz de deprem tehlikesini analiz etmek için deniz içindeki özellikle kıyıya yakın olan fayların ne aralıklarla büyük deprem ürettiklerini ve bu depremlerin hangi büyüklüklerde olduğunu ve kayma hızlarını belirleyerek gelecekte hangi büyüklükte deprem üretebileceklerini belirlemeye yönelik olarak Paleosismolojik saha çalışması yaptık.
Dalga aşınım çentiklerinin izinde
Doç. Dr. Yıldırım, 2017’de ki çalışmalarda Karaada’da kıyı çizgisinin 20 cm kadar yükseldiğini tespit ettiklerini ve 2018 çalışmalarına İTÜ Inşaat Fakültesi Geomatik Bölümü’nden araştırma görevlileri Mehmet İşiler ve Volkan Özbey ve ile profesyonel dalgıç Peter Salvatore’yi dahil ettiklerini belirtti. Yıldırım, “Deniz içindeki faylar büyük deprem ürettiklerinde, dalga aşınım çentikleri gibi deniz seviyesinde oluşan yerşekillerini yükselterek bu depremlerin jeomorfolojik olarak kayıt edilmesini sağlar. Dalga çentikleri; Gel-Git hareketi, kayaçların suyla çözülmesi ve canlıların biyoerozyon ile kayaçları aşındırması sonucu oluşan ‘C’ şeklindeki oyuklardır. Deniz seviyesinden yüksek her çentik, denizdeki bir fay ile yükseltildiğini yani deprem ile oluştuğunu gösterir. Çentik seviyelerinin yüksekliklerinin belirlenerek C14 radyokarbon yöntemi ile tarihlendirilmesi bizlere aktif fayları, eski depremlerin tarihlerini ve büyüklüklerini hesaplamamıza imkan verir.” Diye konuştu.
Doç. Dr. Yıldırım, “Bu saha çalışmaları Ege Denizi’nde depremlerle yükselmiş çentiklerin varlığı ilk kez belgelendi. Gökova Körfezi’nin güneyinde Knidos Antik kentinin doğusunda ki Merdivenli Koyundan, doğuya doğru Körmen Körfezi çevresindeki koylarına kadar belirgin şekilde deniz seviyesinden 1 metre kadar yüksekte olduğunu gördük. Körfezin kuzey kıyılarında ise çentikler Ören ile Akyaka arasında artıyor. En belirgini Ören’in doğusundaki günümüz deniz seviyesinden 1.7 metre kadar yükseğe çıkabilen 3 çentik seviyesi en az 3 büyük depremin varlığını jeomorfolojik kanıtlarıdır. göstermektedir. Böylece denizaltında ama kıyıya çok yakın ve büyük deprem üretme potansiyeline sahip diri fayların varlığı kanıtlandı. 2019 yılında çentik seviyelerinin tarihlendirilmesi ve geçmiş depremlerin zamanlarını öğrenmeyi amaçlıyoruz.” diye konuştu.
Türkiye’nin yüzde 42’si birinci derece deprem kuşağı üzerinde olduğunu hatırlatan Yıldırım, depremlerin jeomorfolojik izlerinin çok iyi takip edilmesi gerektiğini belirtti. Gökova Körfezi ve çevresinin de 1. Derecede (Batı Anadolu Deprem Kuşağı) üzerinde olduğunu belirten Yıldırım, profesyonel dalgıç ve sualtı görüntü uzmanı Peter Salvatore’nin derinlerde çektiği fotoğraflardan çok faydalandıklarını belirtti. 2019 yılı çalışmalarında sualtındaki araştırmaların artacağını vurguladı.