Karadeniz eski bereketine kavuşuyor umudu
12 Ekim gecesi Sarıyer-Kireçburnu yakınlarında ağlarını denize seren balıkçı reisi Şaban Şengül, 50 kg ağırlığında bir kılıç balığını tutmuştu. 1970’li yıllardan beri İstanbul Boğazı’nda avlanmayan kılıç balığı balıkçılar arasında büyük sevince neden olurken bir sürpriz haber de İstanbul Boğazı girişinden geldi. İstanbul’un Karadeniz kıyılarında orta su avcılığı yapan Mehmet Kıran ve Epci Kemal Reis teknelerinin ağlarına 150 kadar lüfer balığı geldi. Ağlarını toplayan balıkçılar lüferlerin içinde çipura olarak adlandırılan Akdeniz balıklarını görünce çok şaşırdı. Her biri 2-5 kg arasında değişen aralıklarda olduğu görülen 200 kadar çipurayı toplayan balıkçılar hayatlarında ilk kez Karadeniz’de bu balığı avlamanın mutluluğunu yaşadı. Teknenin reisi Hayrettin Kıran, “Rumeli Feneri ile Karaburun arasında Kısırkaya mevki açıklarındaydık. İki tekne orta suda balık avlıyorduk. 30 metrelere ağ atmıştık. Karadeniz her zaman bereketlidir ama her zaman sürpriz yapmaz. Lüfer beklentimiz vardı. Fakat yassı şekliyle kolayca lüferden ayrılan çipuraları görünce çok şaşırdık. Hatta balıkhanedekiler ve restoran yetkilileri de şaşırdı. Hep çiftlik üretimi olan çipuranın doğal olarak avlanması şaşırttı. Karadeniz’in sunduğu bereket bizi mutlu ederken balıkçılığın sürdürülebilir yani daha uzun yıllar sürmesi için çok dikkatli olmamız gerekiyor.” dedi.
“Çipura Akdeniz balığıdır”
İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Balıkçılık ve Su Ürünleri İşleme Teknolojisi Bölümü’nden Doç. Dr. Taner Yıldız, çipuranın Akdeniz havzası için önemli bir tür olduğunu ve Büyük Britanya’dan Senegal’e kadar Doğu Atlantik kıyılarında da yayıldığını söyledi. Tarih boyunca Karadeniz’de çok nadir görülen çipuranın İstanbul kıyılarında ağlara gelmesini değerlendiren Dr. Yıldız, “Balıkçılık biyolojisiyle ilgili temel kaynaklar incelendiğinde çipura balığının Karadeniz’de varlığından bahsediliyor ama balıkçılık kaynağı oluşturacak bolluktan söz edilemez. 1967’den günümüze Karadeniz’deki av istatistikleri incelendiğinde çipuranın hatırlanmayacak oranda seyrek avlandığını görmekteyiz. Sıcaklığa ve tuzluluğa karşı gösterdiği dayanıklılık yüksek olan balık 70 cm’e kadar büyüyüp 15 kg olabilir.” dedi.
“Karadeniz’in Akdenizleşme süreci takip edilmelidir”
Karadeniz’de çipura görülmesinin olumlu bir gelişme olarak değerlendirildiği gibi doğal deniz çipurasının pazardaki fiyatıyla birlikte önemli bir balıkçılık kaynağı olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Yıldız, “Avı artarsa önemli bir gelir kaynağı olabilir. Ancak Karadeniz’de genel anlamda sucul ekosistemlerdeki değişimler izlenmelidir. Deniz suyu sıcaklıklarının iklim değişikliğine bağlı olarak yükseldiğini biliyoruz. Karadeniz’de 1970 yılında ortalama deniz suyu sıcaklığı 15,4 dereceydi. Son yıllarda 16,5 derece oldu. İklim değişikliğinin deniz ekosistemleri üzerinde yaygın etkiler yaparken ürün ve hizmetleri etkilemesi önemli bir çevre sorunudur. Çok yakın zamanda çipura dışında mırmır balığının da Karadeniz’de yaygınlaşmaya başladığı özellikle olta balıkçıları arasında konuşulmaktadır. Ayrıca bu yıl tropik ve subtropik sularda görülen lambuka balığı da Karadeniz’de bir zıpkıncı tarafından avlandı. Haber balıkçılık açısından sevindirici olsa da günümüz koşullarında Karadeniz’in Akdenizleşme süreci sıkı takip edilmelidir.” dedi.