ORFOZ Belgeseli, ilk çekimleri 2010 senesinde yapılan ve tam olarak 10 senede ağır ağır çekilen bir sualtı belgeseli. Kendisi de eski bir zıpkıncı olan (7 yaşından itibaren) belgeselin anlatıcısı Mert Gökalp, denize olan tutkusu nedeniyle ODTÜ’de okuduğu Petrol Mühendisliği disiplinini terk ederek bilime ve doğa koruma alanına yöneliyor. Kendisi de dahil olmak üzere kıyılara ve denizlere olan katastrofik insan etkisini fark eden Mert, uzun yıllar boyunca akademik ve fotoğraf/video amaçlı dalışlar gerçekleştirdiği dönemlerde Kaş’a bağlanıp, 2010’da ilan edilen koruma alanını, Orfoz balığının avcılığının yasaklanmasını ve koruma alanındaki gelişmeleri kayıt altına alıyor. Bu yolculukta karşısına eşsiz sualtı hikayeleri ve bu canlıları korumaya gönül vermiş ya da avcılık yaparak geçimini sağlayan ve denizsiz yaşayamayan mavi kahramanlar çıkıyor. Orfoz Belgeseli Kaş-Kekova ve Gökova Körfezi’ndeki yüzümüzü gülümseten etkin koruma faaliyetlerinin farklı bir açıdan çekilmiş masmavi bir hikayesi.
Mitolojiden Modern Çağa Uzanan sembol Balık: Orfoz
Akdeniz’in sembolü, Orfoz, köpekbalıkları, orkinos balığı ve Akdeniz foku gibi beslenme piramidinin en tepesindeki büyük canlıların başında geliyor. Tunus Bardo Müzesindeki ünlü İnsan Yiyen Orfoz mozaiğinde ‘Roma’ görüldüğü üzere, balığın insanla ilişkisi binlerce senelik bir avcılık geçmişiyle örülü bir deniz masalı. Homeros’u İlyada ve Odyssey’i, Aristo’nun Hayvanların Tarihi, Herman Melville’in Moby Dick’i, Jules Verne’in Denizler Altında Yirmi Bin Fersah’ı: ancak, modern kültürde, deniz dünyasının yaşamımızda yer bulması Cousteau’nun 1960’lardaki Sessiz Dünya’sı ile başladı. Cousteau ekibi Hint okyanusunda kameralarla fazlaca ilgili dev bir orfozla tanışır ve ekipten bir dalgıcın orfozu beslemesiyle birbirleriyle sıkı dost olurlar. Dalgıçların her gün dalışlarına eşlik eden bu akıllı balığa Ulysses adını koyarlar. Cannes’te ünlenen bu ilk TV yıldızından beri, Flipper gibi Jaws gibi pek çok iyi ve kötü deniz kahramanları ile tanıştık. Adam boyundaki orfozları ve insanla dost olan yunusları ve azman köpekbalıklarını sevgiyle ya da korkuyla TV’lerde izlerken, köpek gibi kuyruğunu sallayarak korkusuzca üzerimize gelen bu balıkları ve diğer arkadaşlarını acımasızca, neredeyse denizlerde kökünü kurutacak kadar avladık. Bir zamanlar balık boldu kıyılarımızda, kıyılarda büyük heyecanla aldığımız yazlıklarımız vardı ve çevre bilincimiz daha gelişmemişti. Yalnızca 3 ay yaz tatilinde kullandığımız evlerimize gelerek kendi ellerimizle kıyıları dönüştürmeye başladık. İskeleler yaptık, insanlar yüzerken korkuyor diyerek deniz çayırlarını temizledik, filtre sistemleri düzgün yapılmamış tesislerden pis sularımızı akıttık denize, milyon dolarlık tesisler kurup, kum döküp Karayipler’e benzettik kıyılarımızı. Kıyılardaki tahribat listesi uzayarak gidiyor, ancak hassas ekosistemleri koruyup, bu yörede yaşayan insanların habitata en az etki edecek şekilde, doğayla uyumlu var olmasını hedefleyen koruma alanları pek çok deniz canlısı için sığınılacak bir liman ! İnsan baskısından kaçan canlıların nefes alabildikleri son alanlar. Bu alanların amacı hassas ekosistemleri ve vahşi yaşamı korumak veya sürdürebilir balıkçılığı sağlayabilmek. Belgesel tam da bu noktada, deniz kıyısında yaşayan insan popülasyonunun artmaya başlamasıyla birlikte kıyı avcılığının arttığı ve denizlerin iyiden iyiye etkilenmeye başladığı 90’lı yıllardan başlayarak bir yörenin hikayesini tıpkı bir önceki belgesel, Lüferde olduğu gibi bir balığın ve ona dokunan insanların gözünden anlatıyor. 2010 senesinde oluşturulan ve Orfoz av yasağının oluşturulduğu 2016 – Su Ürünleri Sirküleriyle birlikte etkin korumanın sağlanabildiği bu anlamdaki deniz canlılarının ve bir balığın hikayesi.
“Orfoz: Resifin Efesi Belgeseli”
Metin ve Seslendirme: Mert Gökalp
Röportajlar: Levon Bağış, Nesimi Ozan Veryeri, Emrah Sarı, Zafer Kızılkaya, Yasin Ferhat Diker, Yusuf Şulekoğlu, Murat Draman, Yaprak Arda, Okan Avcı, Tuba Atabilen, Giuseppe di Carlo, Prof. Dr. Adriana Vella, Dr. Mehmet Baki Yokeş, Mehmet Efiloğlu, Mehmet Deniz Kurt, Engin Ünal, Çağlar Bozçağa, Feridun Evrensel, Zeki Özkal, Erecüment Gürel, Hakan Atasever, Emrah konar, Hilmi Gecin, Ergun Erdem, Melek Sevcan Tekşen, Duygu Esirkuş, Dilara Tanbay,
Görüntü Yönetmeni: Volkan Çalışır
Kamera: Mert Gökalp, Volkan Çalışır, Cenk Karacalar
Drone: Volkan Çalışır
Sualtı Kamera: Mert Gökalp
Ses Kayıt: Mert Gökalp, Meltem Demir, Serhat Taşkıran
Renk Düzeltme: Volkan Çalışır
Ses Tasarım ve Kurgu: Cenk Karacalar
Prodüktör ve Yönetmen: Mert Gökalp
BELGESELİ İZLEMEK İÇİN
https://vimeo.com/453205728
ŞİFRE: yasakbalıkyemeyizbiz
Belgesel Hikayesi
Mert Gökalp Anlatıyor
“Orfoz belgeselinin temeli aslında 2010 yılında atıldı. Üç arkadaş NTV ye yeni bir belgesel yapmak için pilot bir bölüm yapmak üzerine Kaşa gittik. Ntvnin yeşil ekranin mavi ekran versiyonu için bir program fikrimiz vardı. Benim Türkiye deniz canlıları rehberi kitabım NTV yayınlarından çıkmak üzereydi. Türkiye’de ilk defa denizden gerçek biyolojik bilgilere değinen, insanlara deniz canlılarının öykülerini aktaran bir sualtı programi düşündük. Ben Kaşı çok iyi bildiğim için buradan başlayalım dedik. Hatta o dönem bizimle birlikte bir oyuncu arkadaşımızı çağırdık pilot cekim için (Hande Soral) caretta -remora balığı ilişkisini çektik. Amacımız bu hikayeleri anlatırken problemlere de temas etmekti. Bu proje olmadı, kitap yayınlanmadı (NTV yayınlarınin küçüldüğü dönem), ekip dağıldı. Ben ise devam ettim çekmeye her yaz. Daha sonra koruma alanının kuruluşuna tanık oldum, Kastaki dalış merkezleri, SAD, WWF, Akdeniz koruma derneği tüm bu faaliyetlere tanık oldum. Bu derneklere çeşitli farkındalık filmleri çektim. Lüfer filmi araya girdi bu sırada. Ben, Greenpeace bilim ekibindeydim, Banu Dökmecibaşı’nin yaptığı etkili kampanya bende iz bırakmıştı. Defne koryurek ile tanıştım ve birilerinin lüfer için bir film yapması gerektiğini fark ettim ve işe giriştim (2013). Lüfer konusu itibariyle daha sert bir film idi. Çünkü endüstriyel avcılık ve tam anlamıyla bir savaş vardı ortada. Bu nedenle önceliği ona verdim ve tamamladım belgeseli 3 senenin ardından 2017’de. 1 Eylül’de fragmanı yayınladık 1 milyon kişi izledi, filmin Galasinı Şubat ayında, İstanbul bağımsız film festivali (if) ile yaptı. Bu festivale katılan ilk ekolojik yapım, yıldızı bir insan harici canlı olan film oldu. Lüfer yurt içi ve yurt dışında yaklaşık 20 film festivaline ,50 adet özel gösterime katıldı ödüller aldı. Ancak TV’lerde bir türlü yer bulamadı bir sebepten”
“Artık orfoza dönme zamanı gelmişti, zaten bu seriyi bir üçleme şeklinde tasarlanmıstim. Bu sırada doktora çalışması için Hollanda’ya döndüm. Saha çalışması için Kaşı seçtim, hem lojistik avantajlar, hem koruma alanı olması hem de benim orfoz belgeselini tamamlamama yararı olur diyerekten. 3 senede bu sefer 4 k çekimler yaptım, iyice asildim deniz canlılarının hikayelerine sıradışı bazı öyküler yakalamaya çalıştım. Zaten altyapısı hazırdı belgeselin. Pandemi döneminde yalnızlık çekerken Hollanda’da Wageningende rough cut versiyonunu bitirdim belgeselin ve arkadaşlarıma bahsettim Bodrum’a Mayıs’ta döndüğümde. İzledik beraber ve bazı noktalari tespit ettik revize etmek için. Temmuz ayında tesadüf eseri Meyhanedeyiz biz platformundan Erhan ile zaman geçirdik. Bir sene önce lüferi 1ay boyunca halka açarak internetten müthiş bir kampanya ortaya çıkmıştı. Orfozu gösterdim destek olmak istediler. Restoran ve son alıcı kısmını eklemek istiyorduk konuyla ilgili bütünlük için. Onlarında hoşuna gitti ve belgeselde gördüğünüz restoran bölümleri eklendi. Son olarak ta, üçümüz Cenk Karacalar, Volkan Çalışır ve ben Kaşa gittik Ağustos ayında belgeselin bir kademe öne çıkmasını sağlayacak epik drone sahnelerini çekmek için, ve bir adet meyhane çekimi yaptık orada ilaveten büyük çakıl plajı duygusal meyhaneden. Bu sırada Levon ile Tan bir Instagram yayını yapıyorlardı ve Levon her seferinde Lüfer belgeselinde olamadığım için üzülüyorum diyordu yayında. Bir türlü buluşamadık o dönem nedense röportajı için. Ben 10 Ağustos ta yazdım Levona Bodrum’a geliyor musun diyerek. Tesadüf geliyormuş, hemen onu kamera önüne aldık Orfoz Bodrum restoranında. Ardından bir maraton başladı Cenk ile ben 15 gün evden çıkmadık belgeseli tamamlamak için. Son hafta film bitmeden Volkana filmin yarısını verdik ki renk düzenlemesi başlasın diye. Benden seslendirme kayıt aldık stüdyoda. Son 4 gün ise bir araya geldik üçümüz ve filmi tamamladık tam 1 gün önce yayın tarihinden 1 Eylül”
“Serinin üçüncü filmi Geleneksel balıkçılar ise binlerce senedir kadim tekniklerle avlanan geleneksel balıkçılar ile ilgili. Bu insanlar denizlere en az etkiyi bırakan yöntemlerle av yapıyorlar. Bunun cekimlerine yaklaşık 3 sene önce başlandı, Tunus, Türkiye ve Yunanistan da üç lokasyon çekildi ancak parasızlık nedeniyle ara verdik çekimlere. Tan Morgül ile birlikte tasarladigimiz bu belgeselin ise episode based bit yapım olma şansı var ilerde Akdeniz’de ülke ülke gezerek. Bir başka yapım ise 2021 başında bitmek üzere su sıralar. Magma dergisi için gittiğim Borneo adasında başlayarak Kenya, Maldivler ve Hollanda da çekimleri yapılan bu belgeselin konusu ise mercan restorasyonu, mercan beyazlamasi ve iklim değişikliği. Dili İngilizce ve oldukça fazla bilim öğesi taşıyan bir dünya belgeseli”
Belgeselde yer alan ve büyük destek olanlar ise
SAD(Sualtı Araştırmaları Derneği), ODTÜ SAT, WWF Türkiye, Akdeniz Koruma Derneği, Kaş Sualtı Derneği, Dragoman Outdoor, Sundiving, Naturablue Diving,
Meyhaneler: Karafaki, Kalamata, Bodrum-Orfoz ve Duygusal Meyhane (Kaş)
Meyhanedeyiz.biz
Sponsor: MEY Grubu
Levon Bağış, Tuba Öz, Murat Draman, Yusuf Şülekoğlu, Okan Avcı, Zafer Kızılkaya, Giuseppe Di Carlo, Adriana Vera, Baki Yokeş, Engin Ünal, Mehmet Efiloglu, Çağlar Bozcağa, Çağrı Bozcağa, Melek Sevcan Teksen, Duygu Esirkuş, Yaprak Arda, Emrah Sarı, Feridun Evrensel, Zeki Özkal, Tuba Atabilen Olcak,
Magma Dergisi