Kategoriler : Yazarlar

Sonsuzluk mavisi

İlk kez Kapadokya’ya gittiğimiz bir arkadaş grubuyla hangi tepenin hangi manzaranın önünden geçsek hep arkasından deniz çıkacak sanıyorum demiştim yanımdakilere. Aralarında Orta Anadolu’lu olanlar ise bu düşünceme anlam verememişlerdi. Bunun daha sonraları çocukluğu karasal bir yerde geçenle deniz kenarında geçenlerin arasında görsel bir fark olduğunu düşünmeye başladım. Motivasyonunu denize bakmakla alanların sonsuzluk duygusu ve fikri, bozkıra bakanlarla fotoğrafik bir algı farkı oluşturuyordu. Estetik farklar da beğeniler de eğilimler de bu coğrafik görselden ilhamını alıyordu. Çocukluğumun bir kısmında beni her sabah okuduğum ilkokula götüren minibüsün penceresinden denizi görebiliyordum. Bazen kalabalığın arasından cama dayadığınız yüzünüzle binaların arasından çıkan denizle göz göze gelmek için çabalardınız. Hemen her sabah bu manzarayı kaçırmamak için hep aynı anı yakalamaya çalışırdınız. Soğuk kış sabahları patlayan denizin dalgalarının oluşturduğu çizgi, hep aklımda uzak yerlere karşı bir merakı daha canlı kılan bir görüntü olarak kalmıştır. Uzaklık ve sonsuzluk hep maviyle ilişkilenen kavramlar olarak zihinde yer etmesi denize, denizin barındırdıklarına ve denizin hissettirdiklerine karşı ilgiyi zaman içinde daha da arttırdı.

Uzaktan uzağa izlenilen gemiler hep aynı yerde kalanlara bir mesaj verircesine gözden kayboluyordu. Bir manzarayı güzelleştiren upuzun mavi çizgiye gemilerin çizdiği karaltıydı. Her bir karaltı çizdiği rotayla gidenlerin şarkısı oluyordu adeta. Bu böyle sürüp gittikçe çocukluk algısıyla ‘gitmek’ ve ‘bir yerden uzaklaşmak’ düşüncesi küçük yaşların büyük hayali olarak yer etti.

Daha sonraları denize olan ilgi yalnızca bakışmayla kalmayıp suya dokunmayla devam etti. Aynı zamanda arınmanın, yıkanmanın sembolü olan su bu yönüyle bir çok çağrışımı da beraberinde getirdi. Denizin yarattığı tüm hislerin en güzeli kuşkusuz yolculuk fikriydi. Bir yerden bir yere sizi götüren suya karşı daha bir büyülenmiş bakabiliyordunuz. Bu yolculuklara Hemingway de dahil oldu zaman içinde Hermen Melville de Jack London da. En iyi yol arkadaşları arasında kaptan Attila İlhan’ı da saymak gerek.

Gün geldi ve bütün hislerin üzerine deniz kültürünü dijital sayfalara taşıyan Deniz Kartalı doğdu. Denizcilikle ilgili akla gelebilecek her fikri sunmaya çalışacak bu oluşuma bir küçük deniz nidası da Halikarnas Balıkçısı’ndan ilhamla benden olsun istedim; Aganta Burina Burinata.

Bu yönüyle denizciliğe açılan yeni bir sayfa edasıyla büyük bir merhaba seslenişi çıksın isterim kendimden. Yeni bir yolculuğa gitmek için uyanılan bir sabah gibi.  Uzaktan denize bakmanın sonsuz iç rahatlıyla hala her tepenin arkasında deniz var sanıyorum. Sonsuzluğu mavi çizgi sanmaya devam edeceğim.

Uğur Ugan

Aganta Burina Burinata

En Yeniler

MİLGEM’İN BABASI ÖZDEN ÖRNEK’İ UNUTMA… CEM AMİRAL YAZDI

Bugün MİLGEM’in babası 20. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’in aramızdan ayrılışının 6.yıldönümü. 2007 yılı…

% gün önce

DENİZ ŞEHİTLERİNİN İSİMLERİ ÖĞRENCİ ODALARINDA YAŞAYACAK

En riskli mesleklerden denizcilik sektöründe ahde vefa örneğinin de kesin şekilde uygulandığının göstergesi yaşandı. Görevleri…

% gün önce

ADALET ANTALYA DENİZ MÜZESİ’Nİ KORUDU

Deniz severlerin ve dalgıçların kapatılmasına tepki gösterdiği Antalya Deniz Biyolojisi Müzesi için yürütmeyi durdurma kararı…

% gün önce

KUMPANYA… KAPTAN ULUÇ HANHAN KURGULADI

Figen sabah saatlerinde çalan telefonunu zorlukla açabildi. Akşamdan kalmaydı, ağzında ekşimsi bir tat, dağınık saçları,…

% gün önce
Trusted by Ethereum Code Trading