KLASİK TEKNE NEDİR?
Yazımda Türkiye’de restorasyon ile devam edeceğim ama öncesinde restore edeceğimiz klasik tekne nedir bunu kısaca irde etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Klasik tekneleri tanımlamak, bence en az onları inşa etmek ve ya restore etmek kadar zor bir iş. Dünyanın birçok denizcilik veya klasik tekne otoritesi bile günümüzde bu tartışmayı halen daha sürdürüyor. Tekne uzmanları, tekne sahipleri ve klasik tekne meraklıları “bir klasik teknenin nasıl tanımlanması gerektiği” konusunda kendi içlerinde farklılık gösteriyor.
Bazıları klasik teknelerin el yapımı işçiliğe sahip ahşap bir gövdesi olması gerektiğini savunuyor. Kimileri ise çelik gövdeli teknelerin de klasik motor yat ve tekne tanımına girdiğini savunurken, kimisi ise bunun teknenin inşa yılı ve hikayesi ile ilgili olduğunu savunuyor. Ancak bu tanım teknenin hangi yılda yapıldığına dair bir kural içermeli mi? Yoksa bu tekne kategorisi yelkenlerin stiline göre mi tanımlanmalıdır?
Gördüğünüz gibi “Klasik Tekne Nedir?” sorusunun daha ortaya çıkışında bile birçok fikir ayrılıkları yaşanıyor. Dünyada otorite sayılabilecek pek çok yat kulübü ve yarış komiteleri bu konu hakkında görüş bildiriyor son zamanlarda.
Mesela British Yacht Club bu konu ile alakalı görüş bildirisinde;
Klasik tekne tanımının öznel olduğuna, ancak yine de klasik tekne tanımı için şimdiye kadar yapılmış en güzel referans teknelere bakmak gerektiğini söylüyor. Bu teknelerden bazıları kayda değer yarış rekorlarına sahipken, diğerleri yelkenli yatların tasarımsal gelişiminde kilometre taşı görevi gördüğünü belirtiyorlar.
Dünyaca ünlü klasik tekne forumuna göre ise;
Klasik bir teknenin soyağacı ve girebileceği bir sınıf olmalıdır. Aynı zamanda da sınıfının tarihsel tasarım geçmişinden de büyük izler taşıyor olmak zorundadır.
Güzide camiamız, Türkiye Klasik Tekneler Platformu’nun Klasik Tekne kriterleri ise şu şekilde;
Hiç bir kuruluş tarafından klasik tekne statüsünde kayıt altına alınmamış, herhangi bir münhasır organizasyon içerisinde bulunmayan, deniz kültür varlığı özelliklerine sahip, milli bayrak taşıyan, 1977 yılı öncesi üretimi ve/veya 1977 yılı sonrasında üretilmiş olsa bile tasarımında klasik dönem çizgilerine sadık kalınmış, inşasında ahşap ve çelik malzeme kullanılan tekneler Klasik Teknelerdir.
Bütün bunları inceleyip, analiz ettikten sonra şu kanıya vardım;
Bir tekneye klasik tekne diyebilmemiz için, tarihsel bir tasarımın devamı olması, klasik yöntemlerle göre inşa edilmiş olması ve ya restorasyondan sonra kayıt altına alınmış olması hayati önem taşıyor. O yüzden ülkemizdeki tüm tekneleri bir an önce kayıt altına almalı ve birer künye oluşturmalıyız.
KLASİK TEKNE TARİH SINIFLANDIRMASI
Bütün bunlardan bahsetmişken, hızlıca “Klasik Teknelerin Tarihsel Sınıflandırılması” konusuna da hızlıca değinmek istiyorum. Herkes gibi beni de yıllar önce klasik tekne merakı sardığında bu konunun kökenini merak etmiştim. Tamam biz teknelere öyle ya da böyle klasik tekne diyoruz ama, bunların kendi içerisinde bir yaş kategorisi yok mu? Bundan 150 yıl önce inşa edilmiş bir klasik tekne ile 5 yıl önce inşa edilmiş başka bir klasik tekne aynı kategoride mi? Tabii ki de hayır. Bu konuyu derinlemesine araştırdığım yıllarda yine karşıma çıkan İngiltere menşeili bir makalede, klasik teknelerin inşa edildikleri yıllara göre de kategorize olduklarını öğrendim.
Bu kategorilerden bahsetmek gerekirse eğer;
Tarihi Dönem: 1918’e kadar inşa edilmiş bir tekne
Antik Dönem: 1919 ve 1942 yılları arasında inşa edilmiş bir tekne
Klasik Dönem: 1943 ve 1975 yılları arasında inşa edilmiş bir tekne
Geç Klasik Dönem: 1975’ten sonra, mevcut yıldan 25 yıl öncesine kadar inşa edilmiş bir tekne
Çağdaş Dönem: Son 25 yılda inşa edilmiş ahşap bir tekne
Olarak sınıflandırıldığını gördüm. Kültürün bir anda nasıl derinleştiğine bakar mısınız? Sadece klasik tekne deyip geçtiğimiz tekneleri bile kendi içerisinde kategorize ediyorlar ve yelken, motor, ahşap ya da sac olan yapı malzemesine göre de kendi içlerinde yeniden kategorize oluyorlar. Müthiş bir kültür örneği, müthiş bir kültürü koruma örneği ve en önemlisi az önce de dediğim gibi, müthiş bir kayıt altına alma kültürü hakim…
KLASİK TEKNE KÜLTÜRÜ
Kültür demişken, çok kısa buna da değinmemiz gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta tekneler onlara bakan denizcilerin yanı sıra, sahip oldukları kültür ile birlikte yaşıyorlar. Klasik tekne, tekne sahibi, tekne kültürü birbirinden ayrılmaz parçalardır aslında. Az önce İngiltere’den verdiğim örnekler aslında dünyada bu kültürün nerede olduğunu gösteriyor.
TÜRKİYE’DE KLASİK TEKNE KÜLTÜRÜ
Peki biz neyi hedeflemeliyiz? Türkiye olarak bu konuda neredeyiz? Ne seviyedeyiz? Neleri çok iyi yapıyoruz veya hangi konularda çok kötüyüz? Bunları analiz etmeli ve kültürü koruyup geliştirme konusunda ısrarcı olmalıyız. Aslında bugün bile bunun için bir araya gelmedik mi? Oturup bilgilerimizi paylaşıp, kültürü nereye taşıyacağımıza günün sonunda biz karar vereceğiz.
Ülkemizde bilinçli bir klasik tekne kültürü, ne yazık ki bundan birkaç yıl önce başladı. Cem Amiralimiz önderliğinde ve Adil Tuğcu idaresinde kurulan Klasik Tekne Platformu, artık Türkiye’de de klasik teknelere dair bir çalışma ve kayıt altına alma kültürünü doğurdu.
Kısa zamanda geldiğimiz nokta, inanın çok umut verici. Kültürü derinleştirdiğimizde ve bir sonraki nesile bu tekneleri sağlam bir şekilde aktarabildiğimizde, ülkemizde artık sökülemez bir klasik tekne kültürünün oluştuğunu söylemek mümkün olacaktır.
TÜRKİYE’DE AHŞAP TEKNEYE BAKIŞ AÇISI
Klasik Teknelerden bu kadar bahsetmişken, beni de oldukça yakından ilgilendiren ahşap tekne konusuna değinmezsem olmaz sanırım. Bu salonda oturduğunuza göre ya bir ahşap tekneniz vardır ya da bir ahşap tekne sahibi olmak istiyorsunuzdur büyük olasılıkla.
Bu durumu eşinizle, dostunuzla ya da bir başka tekne sahibi ile paylaştığınızda ise muhtemelen alacağınız ilk yanıt “Ahşap mı? Ahşabın bakımı zor! Yapamazsın! Maliyeti çok yüksek olur! Ahşapla uğraşılır mı?” olacaktır. Peki gerçekten de öyle mi? Ahşap tekne sahibi olmak bu kadar zor mu? Yoksa aslında bu Ahşap tekne kültürünün gelişmediğinin bir göstergesi mi?
Ne yazık ki bu yaygın algı, insanların klasik teknelere yönelmesine ve ülkemize daha fazla klasik tekne kazandırılmasına da engel oluyor. Oysa bir ahşap teknenin yıl içerisindeki genel uğraşı, hemen hemen neredeyse bir fiber tekne ile aynıdır. Ahşap binlerce yıllık denizcilik kültürünü üstlenen bir yapı elemanı olduğu için bazı noktalarda biraz daha ilgi istediği doğrudur, fakat bu bence gerçek bir denizcinin, denizcilik kültürüne ödemesi gereken bir bedeldir.
Sorumluluk sahibi ve kültürü bilen bir amatör denizcinin klasik teknesi, eminim gittiği her marinanın en güzel teknesi konumundadır.
Ve Teşekkür Bölümü!
Deniz Kartalı’na bu köşeyi yazma şansını bana tanıyan Türkiye’nin alanında tek gazetecisi Gökhan Karakaş dostuma sizlerin huzurunda teşekkür etmek istiyorum.
Sağlıkla kalınız…
OLCAY AKYILDIZ- RÜZGAR YAKASI