KENDİ DÖNEMİNDE ATATÜRK’E YAPILAN HAKARET
Atatürk’e hakaret eden köylülerden biri hakkında soruşturma yapılır. Durum kısa zamanda Atatürk’e bildirilir.
-Mahkemeye veriyoruz. Sizin şahsınıza hakaret etti. Atatürk merakla sordu:
-Ben ne yapmışım ona? Suç dosyasını inceleyenler derhal açıkladılar:
-Gazete kağıdı ile sardığı sigarayı yakarken kağıt tutuşmuş da ondan. Durumu bildiren mebusa (milletvekili) Atatürk sordu:
-Siz hiç gazete kağıdıyla sigara içtiniz mi?
-Hayır…
-Ben Trablus’ta bulunduğum sırada içmiştim, pek berbat bir şeydi. Köylü bana az küfür etmiş. Siz bunun için mahkemeye vereceğinize onun rahat sigara içmesini sağlayın! (Atatürk ve Unutulmaz Anıları, Ahmet Gürel, Bülent Türker, Nisan 2009)
ATATÜRK ALEYHİNE İŞLENEN SUÇLAR (5816 SAYILI KANUN) MESELESİNE BAKIŞ
Çok partili hayata geçiş döneminde örgüt yapısını yeni politik düzene göre oluşturma gereği duyan C.H.P Mayıs 1946’da 2. Olağanüstü Kurultayı’nı topladı. Bu kurultayda parti içi meseleler ve ideolojik konum tartışıldı. Şemsettin Günaltay’ın başbakan olduğu dönemlerde; İmam Hatip okulları, İlahiyat Fakültesi açıldı. Seçmeli olarak Din dersleri okutulmaya başlandı.
ATATÜRK ALEYHİNE İŞLENEN SUÇLAR HAKKINDA KANUNUN MECLİSTE GÖRÜŞÜLÜP KABUL EDİLMESİ
Atatürk aleyhine işlenen suçlar kanunun görüşüldüğü dönemde DP (Celal Bayar, Adnan Menderes) iktidardaydı. Bu kanun görüşülürken Adnan Menderes nezdinde şiddetli tartışmalar yaşandı. Tasarı aleyhinde milletvekillerinden söz alanlar; “Kişilerin yasalar karşısında eşit olduğunu, tek bir ferde imtiyaz tanıyan tasarının bu yönüyle anayasaya aykırı düşeceğini, tasarı yasalaştığı takdirde Atatürk’ün ters yapıştırılan bir resmi veya kazara kırılan bir biblosu nedeniyle vatandaşlara ceza verilmesine karşı olduklarını” iddia ettiler. Lehte söz alanlar ise; “Atatürk’ün millete hizmetlerini dile getirerek; böyle bir kanuna gerek duyulduğunu, vaktiyle yapılan uyarılara karşın önlem alınmamasının hatalı olduğunu, geç de olsa önlem almanın isabetli olacağını, Ata’nın heykel ve inkılaplarını kanunla korumak zorunda kalınmasının acı, üzücü ve siyasi bir hata olmakla birlikte; şahsını savunacak durumda olanlara özel kanunlarla vatana hizmet tertibinden maaş bağlanır ve milleti temsil eden devlet başkanları için kanunlar çıkarılırken; millete mal olmuş, ebedi hayata göçen, kendi eserlerini ve inkılaplarını savunma imkanı kalmamış olan Cumhuriyet’imizin kurucusu Atatürk için neden kanun yapılmasın? Ata’nın seçkin şahsiyeti anısına Anıtkabir inşa ederken zaten bu gerekçeyi kabul etmiş olmuyor muyuz? İddiasında bulundular. Bu konuşmalardan sonra oylanan tasarı 25 Temmuz 1951’de 232 oyla kabul edildi.
Cumhuriyet tarihinde Atatürk yapı ve heykellerine ilk saldıran grup Ticanilerdir. Yani Atatürk’ü koruma kanununu çıkaran Demokrat Parti bu kanunu zorunluluktan dolayı çıkarmıştır. Ticanilerin ismi 1949’da Arapça ezan uygulamasına dönüldüğünde duyulmaya başlandı. 1950’den itibaren ise Atatürk heykellerine saldırmaya başladılar. Kanunun ilk ortaya çıkmasını sağlayan Ticani grubu yine ilk yargılananlar arasında yer alacaktı.
(Kaynak:Tesfire Güneş, “Demokrat Parti Dönemi Atatürk İmajı (1950-1960)”
Günümüzde bugün hala Atatürk’ü koruma kanununu Atatürk’ün bizatihi kendisinin veya silah arkadaşlarının çıkardığını zanneden güruh maalesef ki var. Bir önceki yazımda da belirttiğim üzere altın çamura batmakla değerinden bir şey kaybetmez. Hakareti kabul etmek sizin aile hayatınızda nasıl yetiştirilmiş olduğunuzun bir kanıtıdır. Atatürk’e ve onun devletini miras bıraktığı gençlere savaş açmak daima sizlerin kaybı olacaktır.
KAYNAKLAR:
1) Barış Ertem Atatürk’ü Koruma Kanunu’nun Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Tartışılması
2) Ahmet İlyas İktidar Muhalefet İlişkisine Bir Örnek: Atatürk’ü Koruma Kanunu
3) Kemal Çelik Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun Atatürk Ansiklopedisi
4)İNAL, Nihat, Örnek Dilekçe ve Kararlarla Açıklamalı Tüm Yönleriyle Basın Davaları ve Medyanın Saldırısında Tazminat, Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar, Basınla İlgili Mevzuatlar, Adalet Yayınevi, Ankara 2001.