Geldi geldi… ‘Adalı 2’ geldi
Minibüsle Fikirtepe’de iner tozlu yollardan on dakika yürüdükten sonra antrenman sahasına ulaşırdık. Genç Takım seçmelerinde de şansım yaver gitti. Fakat ailem okul ile birlikte yürümez dedikçe ben çıldıracak gibi oluyordum. Haftanın üç günü Fikirtepe’de kalmam gerektiğini duyunca ailem iyice beni bu işten vazgeçirmeye çalışacaktı. Okumam gerekiyordu ve onlara göre bu tempo ile okulda başarılı olamazdım. Sürekli kavga ettim ama bir türlü inadını yıkamadım ailemin. Kalbim öyle acıdı ki ait olduğum renklerden kopartılmış olmak çok koyuyordu hem de çok sevilirken. İlhami Hoca, Cemal Hoca, Tevfik Hoca benden önce Fikirtepe’den geçen benim de idolüm olan Adalı’dan bahsediyordu. Alper Canbazlar gibi benim de Heybeli’den geldiğimi öğrendiklerinde “Adalı 2” olmuştum. Bir yanım hep eksik ise budur sebebi. Oysa bana güveniyorlardı, yapabilirdim, yapıyordum.
Lefter Efsaneler Kupası
İlkokulda aynı sırayı paylaştığım, kardeşim Heybeliada’nın Başkanı Koray Kanbur telefonda Lefter Turnuvası’na davet ettiğinde ikiletmeden tamam dedim. 4 adada su topu, yüzme ve yelkenin de arasında olduğu 8 branşta düzenlenen Adalar Spor Festivali İBB Maltepe Spor Tesisinde Fenerbahçe’nin efsane futbolcusu Lefter Küçükandonyadis anısına yapılan “Lefter Efsaneler Kupası” maçıyla sona erecekti.
Ben de 46 yaşımda bir gün bile ilgilenmekten vazgeçmediğim, meşin yuvarlağın peşinde koşacaktım. Hem de efsanelerle. Tarık Daşgün’den Can Arat’a, Mert Korkmaz’dan Cihan Haspolatlı’ya… Benim idolüm Adalı ve kardeşim Koray Kanbur ile…
Bu aşk hiç bitmez
Ben hayatım boyunca en çok meşin yuvarlağın peşinde koştum. Hep çim kokusunu sevdim. En sevdiğim anda ayrılsam bile onu hiç terk etmedim. Aşkım hiç bitmedi. Gözüm kapanana kadar da bitmeyecek. Allah bizi ait olduklarımızdan ayırmasın.Bu yıl ikinci olduk ama seneye başka bir hikaye yazacağız. Şimdiden gelecek yıl için antrenmanlara başladım. Gelecek yıl kupa mutlaka bizim ellerimizde yükselecek.