YOLLARDAN BANA KALAN

Gazi üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünden 2015 yılında mezun olduktan sonra Kamu Personeli Seçme Sınavını kazanan Furkan Kumkaya bir anda radikal bir karar aldı. Sakarya’da devlet memuru olmak yerine farklı kültürleri ve coğrafyaları tanımak isteği ağır basan Kumkaya, 2018 yılında Türkiye’yi dolaşmaya başladı. Çoğunlukla otostop çekerek ve yalnız başına 81 şehri gezen Kumkaya, tüm anılarını sosyal medya hesabından paylaştı. 2 yıl süren seyahati boyunca 4 binden fazla otostop çeken ve yüzlerce ilginç anı biriktiren Kumkaya’nın yaşadıkları Türkiye’nin turizmine katkı sağlarken, otostopla bir ülkemizin tamamının güvenle gezilebileceğini kanıtlamıştı. Yaşadıklarını ‘Yollardan Bana Kalan’ adlı kitabında toplayan Kumkaya 10 ay önce dünya seyahatine başlamak üzere Güney Amerika kıtasına gitti.

“Ushuaia’da 20 yıl sonra hayalimi gerçekleştirdim”

30 yaşındaki Kumkaya, dünya seyahatine Güney Amerika’dan başlamasına çocukken okuduğu Jules Verne’in “Dünyanın Ucundaki Fener” kitabı olduğunu söyledi. Tüm dünyayı ve kültürleri merak ettiğini söyleyen Kumkaya, “Jules Verne ve Eduardo Galeano ile Che Guevara’nın seyahati ilham kaynağım oldu. 9 yaşında okul kitaplığından rastgele verilmiş bir kitaptı. Okuduktan sonra oraya gitme isteği uyandı içimde. Doğum günüm yaklaşıyordu ve bir gün doğum günümü bu fenerin olduğu yerde kutlayacağım dedim. Ushuaia’ya gelerek 20 yıl sonra bu hayalimi gerçekleştirdim çok mutluyum.” dedi.

Güney Amerika İnka, Maya ve Aztek ile sınırlı değil

9 ayda Brezilya, Paraguay, Arjantin, Şili ve Bolivya’yı gezdiğini söyleyen Kumkaya, “Güney Amerika tarihine dair bilgilerimiz İnka, Maya ve Aztek halkıyla sınırlı. Geldiğimde kültürün çeşitliliğinin sonsuz olduğunu anladım. Dünya turu projemin ilk ayağı Güney Amerika ve Orta Amerika. Süresi yok. Kıtayı ve kültürleri daha iyi tanımak için İspanyolca öğrenmeye başlamıştım gelmeden önce. Şu an sohbet edebiliyorum. Çok kıymetli deneyimler yaşıyorum bu sayede. Sonraki planım Asya kıtası ardından Afrika olacak. Tüm kıtalardaki gezilerimden sonra kitaplar yazacağım. Amacım köprü olmak. Yaşamak, tanıtmak, öğretmek ve birleştirmek. Bu süre içerisinde çok dil öğrenmek istiyorum. Bir kültürü tanımanın en iyi yolu öncesinde okumalar yapıp ve onlarla sohbet etmek.” dedi.

“Dijital bir göçebeyim”

Furkan Kumkaya, “Ben dijital göçebe bir gezginim. Dijital işler yaparak para kazanıp dünyayı geziyor her gezimden içerikler üretiyorum. Yaşama bakış açım öğrenmek, öğretmek ve yakınlaştırmak üzerine. Amacım, farklı noktalardan beni takip eden kişileri, sosyal medya ve yazılarımla birbirini anlamaya sevk etmek. Küresel bir empati elçiliği diyebiliriz. Yalnızca bir kez yaşıyorsun. Milyarlarca insan doğdu büyüdü ve öldü. Düşündüğünüz kıymetli olan birçok şey, yöneticilerin sizleri sakin ve etkisiz kılmak için ürettiği enstrümanlar. Her şeyinizi alıp birkaç ödülle bir ömrü onlar için çalışarak tamamlamanız için üretilmiş şeylerin altında ezilmeyin. Mutlu olduğunuz yaşamı arayın ve hazır olduğunuzda kendi yolunuzu seçip yaşayın. Gerçekten milyarlarca yıllık evrende bir salise bile değiliz.” dedi.

Ayrıca internetten para kazanma yolları üzerine sürekli olarak Gezerken Kazan web sitesinde rehberler paylaşıyor.

TEK BAŞINA SEYAHAT ETMEK

Furkan Kumkaya tek başına dolaşmanın güzelliklerini şöyle anlattı.

“Tek başına seyahat etmek sizi kendinize yaklaştırır ve seçimlerinizde özgürleştirip organik bir hikayeniz olmasını sağlar. Kendi başıma bağıra çağıra şarkılar söylediğim, kendi kendime espriler yapıp saatlerce güldüğüm anlar yaşadım. Bu biraz deliliğe övgü olsa da kayda değer herkes biraz deli olmuştur. Kendimle zaman geçirdikçe daha mutlu ve ne istediğini bilen biri oldum. Tek başına delirmek gibisi yok. En komik anılarımdan biri otostop çektiğim yolculuğumuzda yolda kalıp Los Antiguos adlı bir şehirdeki festivale katılmamızdı. Arjantinli arkadaşım Sofi ve Furkan’la terkedilmiş bir itfaiye kamyonetinin arkasında uyumuştuk. Dünyayı tanımak sanırım ömrümüz içinde kendimize ve çevremize katabileceğimiz en büyük tecrübe. Seyahatlerimde tanıştığım birçok kişi gelişmiş ülkelerden geliyor. Bu kişiler dünyayı gezip vizyonlarını geliştirip ülkelerine dönüp değer katıyorlar ve diğer ülkelerle aranın daha da açılmasına sebep oluyor. Digital Nomad Türkiye adında bir topluluk kurduk.”