Deniz Kartalı

İSTANBUL İŞGALİNİN 105’İNCİ YILINDA CUMHURİYET DESTANI… TAMER ŞAHİN’DEN BİRİNCİ BAP

İstanbul’un işgal edilmesinin 105. yıl dönümü nedeniyle “Cumhuriyet Destanı” adını verdiğim çalışmamın ilk bölümünü sizlerle paylaştım; bakalım beğenecek misiniz?
“Destanımız:
Alaturkanın alafrangaya,
Alafranganın alaturkaya özendiği.
Ve istendiğinde göz kırpmadan,
Al kanlarıyla uçsuz bucaksız toprakları sulayan insanlarımız,
Bizim insanlarımız
Ve onlara armağan edilen Cumhuriyet üzerinedir.

İSTANBUL İŞGALİNİN 105’İNCİ YILINDA CUMHURİYET DESTANI… TAMER ŞAHİN’DEN BİRİNCİ BAP
226 views
12 Kasım 2023 - 23:03

BİRİNCİ BAP

Tarih 13 Kasım 1918
Deniz kat kat karanlığa bürünmüş,
Ve gemiler, düşman gemileri,
Katran gibi çökmüş bir gecenin içinden,
Havaya kapkara dumanlar saçarak ilerliyorlar.
Superb Drednotu,
Dört torpido bot refakatinde ağır yolla kuzey doğuya doğru giderken,
Lodos Marmara’da bindirmiş dün geceden;
Boğaz kıyıları boyunca Orkoz suları,
Geçme daha öteye dercesine çıldırmış burgaç, burgaç akıyor.
İskele kırlangıçta İngiliz Filo Komutanı
Pek mağrur bakışlarıyla Sir Amiral Calthorpe,
Attığı imzanın mürekkebi bile kurumadan kısmet olmuş Boğazı seyrediyor.
Tek başına gelebilir miydi İstanbul’a?
Sıkı mı? Hadi canım sende!
Tedbirsiz ve desteksiz alafrangalık nerde görülmüş?
Mutlak okumuştur tarih kitaplarında
Alaturka sopa yemenin ne menem şey olduğunu.
İşte bu yüzden almış ardına İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan saymakla bitmez, altmış bir adet düşman zırhlısını.
Anlayacağınız yedi düvelden bin bir tedbir.
Her birinde gümbür gümbür alevler kusacak toplar.
Ve en önde Superb Drednotu,
Dolmabahçe ve Çırağan Saraylarını seyrederek
İlerliyor filo pek ağır yolla;
Az geride haç çıkarıp gemi düdükleriyle selamladılar uzaktan bordalarken Ayasofya’yı.
Ve o esnada, Superb Dretnotunun rahiplerinden birkaçı mırıldandı:
“Nasıl!
Nasıl olurda izin verirler şu cami denen binanın kutsal Ayasofya’yı geçip gölgede bırakmasına?
Üstelik kubbesiyle ettikleri yarış yetmemiş olacak ki; bir değil, iki değil, üç değil tam altı minare dikmişler etrafına. Bu ne hadsizlik!…”
İskele gözcüsü bir Rum kopili sırıttı,
“Sultan Ahmet camii derler o binaya. İlk kez mi duydunuz Sayın Rahip Efendi?”
Rahip Bronson kaşlarını çattı “Sus bre evlat, sus bizi çıldırtma!”.
Derin bir ah çektikten sonra haykırdı:
“Ey Justinianus! Yüce İsa aşkına, geldik işte Konstantinopolis’a; Ey Trallesli Antemius ve Miletli İsidoros! Rahat uyuyabilirsiniz artık inşa ettiğiniz kutsal mabet dört yüz elli yıl sonra tekrar kavuştu İsa’nın evlatlarına.”
İşte o anlarda…
Boğazın içinde, Çırağan önünde, kaması sökülmüş toplarıyla Yavuz zırhlısı demirlemiş bekliyordu, mezar yeri sessizliğinde.
Ve Yavuz’un köprüüstünde Başçavuş Muavini Silistreci Mehmet,
Çoktan razıydı bir deniz cenginde cennete giden en güzel yol, su meşhedinde sonsuza dek yatmaya.
Gelibolu’da az mı dövüştü o gavurların dölleriyle, koca koca mermiler yağarken tepelerine. Geldikleri gibi cehenneme göndermedik mi hepsini?
Dökülen onca kandan sonra,
Şimdi aklı havsalası almıyordu neden bıraktıklarını şu düşmanı,
Dardanel’den bayram yerine gider gibi geçtiler…
Yedi düvelden dretnotlar, hattı harp gemileri
Yakamoz ışığında süzülüp, geçilmez denilen Çanakkale’den ta Marmara’ya.
Ve şimdi hepsi birden mağrur manevralarla ilerliyor,
Fayrap ettikçe kap kara dumanlarıyla
Havasını kirlettikleri Konstantinopolis sularında.
Bıraksalar, ah bir bıraksalardı! dümdüz ederdi hepsini…
Dişlerini sıktı, sıktı, çarnaçar.
Allah’ım bana sabır ihsan eyle!
Bir gözüyle de Mirliva’dan gelecek emri bekliyordu.
Ve o hazin an geldi…
Mirliva başıyla şimdi işareti verince,
Üç uzun düdükle selamladı, o dibe batası Superb Drednotunu,
Elindeki silistreyle,
Hem de kan tüküre tüküre.
Tuh Allah belanızı versin!
Nasıl diyeceğim dönünce memlekete ben şimdi bu ettiğimi, yedi sülaleme?
Bir tek Mehmet mi? Haşa!
O geminin aslan yürekli leventleri,
Güverteye ayak bastıkları günden beri,
Deniz cenginde şehit olursak
Su meşhedinde yatacağız diye sevinirler,
Ve ölüme bile heyamola giderlerdi.
Asya, Afrika, Avrupa,
Gemiler sıra sıra seyreder İpek Yolunun mavi sularında
Bosporus, Dardanel,
Akdeniz, Ege ve Karadeniz kıyılarında.
Bu denizlerde
Rüzgâr tam kerte lodostan esti mi
Dalgalar, boyunca yükselir aynı anda Seddülbahir ve Ahırkapı fenerlerinde.
Sağnak sağnak üstüne bindirdikçe.
Ve saatler ikindi vaktini gösterdiğinde,
Haydarpaşa garında trenden inen bir Osmanlı Paşası,
Mustafa Kemal Paşa
Geldikleri gibi gidecekler, dedi…
Çanakkale’de bir kez vermişti derslerini.
Biliyordu nasıl gerisin geriye onları göndereceğini.
Başta hiç kimse inanmasa da ona,
Düşman donanmasının İstanbul sularını kirletmesinden sadece dört yıl sonra,
Yirmi altı Ağustos’ta.
Emredince Ordular ilk hedefiniz Akdeniz, ileri!
Ayağında çarığı bile kalmamış yüzbinlerce neferi, kadınlı erkekli,
İçlerine doldurdukları yepyeni yürekleriyle
Yirmi günde aşıp tüm engelleri,
Vardılar İzmir’e.
Onca hengâme içinde nereye gideceğini,
Nerede duracağını
Bir tek o biliyordu, şu koca imparatorlukta…
Ey ahali sakın unutmayın!
Geldikleri gibi gidecekler,
Dediği o anda,
Düşman çizmelerinin kutsal topraklarımızı kirlettiği o hazin günlerde, haftalarda, aylarda.
Ne Padişah ne Sadrazam, ne Heyet-i Vükela
Burunlarının ucunu görmekten acizdiler;
Ya İttihat Terakki liderleri Enver, Talat ve Cemal.
Hepsi de yiğit mi yiğit, koca koca Paşalar,
Batırdıktan sonra memleketi maceraperestlikle, çoktan kaçmışlardı birer birer yurt dışına.
Ahali toplanmış dört bir yanda İstanbul’un kıyıları boyunca,
İçlerinde tarifsiz bir hüzün, çarnaçar başlar öne eğilmiş.
Sorguluyorlar içlerinden sessizce
Allah mı büyük şu gemiler mi?
Tövbe, tövbe, tövbe! Allah büyük elbette!
Lakin o zırhlıların namlularından alevler kusmaya bir başlarsa,
Allahım sen bizleri gavurların gazabından koru…
Ve işte o anlarda,
Sarayda bir suçlu var
O herkesten korkak.
İnsanlar koşuştururken dört bir yana
Onun derdi ise çok başka.
Hayıflanıp duruyor, ben ölürsem kim güdecek bu koyun sürüsünü diye.
Koca bir imparatorluk; zenginle fakir, ümmiyle alim, zahirle serkeş sırt sırta yaslanıp, birbirlerine Türk, Kürt, Zaza, Çerkez, Laz, Arap, Ermeni, Rum, Boşnak, Çingene; kısacası Müslüman, Hıristiyan, Yahudi demeden kanlarını bu topraklar için dökmüş milyonlarca insan…
Şimdi koyun sürüsü diyor korkak kişi onlara.
O kafa var ya, o kafa.
Yüzlerce yıl cariye deyip iki kadını bir erkeğe denk gördüler şeriat hukukunda.
Tarih 6 Ekim 1923
Ve daha evvelsi gün
Dolmabahçe Sarayı önünde Türk Bayrağını teker teker selamlayan İngiliz askerleri koşar adımlarla gemilerine bindiler.
Dile kolay dört yıl on ay yirmi üç gün süren o hayasızca işgalden
İstanbul da kurtulmuştu sonunda.
Ve Mustafa Kemal Paşa,
Geldikleri gibi gerisin geri gönderdikten sonra düşmanı
Ne intikam peşinde koştu, ne de macera.
Çünkü onun asıl hedefi:
İşte o örümcek tutmuş kafaları değiştirmekti,
Kulluktan, koyun sürüsü olmaktan bağımsız birer birey olmaya geçirmekti insanları
Yurtta sulh cihanda sulh sloganıyla dostluk elini uzattı anlayanlara.

Tarih 29 Ekim 1923

İşte o gece yarısı geldi müjdeli haber, dolunayın şavkında
Istırap içinde İstinye Koyunda demirde süzülen Yavuz zırhlısına,
Önce duyduğuna inanamadı Gedikli Osman,
Son düşman çizmesini İstanbul’dan göndereli sadece üç hafta geçmişti…
Rüyamda görsem inanmazdım.
Şükür Allahıma!
Sonra hemen haykırdı:
Topçu Neferat derhal top başına!
Çolak Hüseyin, Barutçu Ali, Harpuççu Zeynel, Dirisacı İsa ve cümle topçu neferatı, yıldırım gibi fırladılar başaltındaki hamaklarından gecenin karanlığında, kaması sökülmemiş selamlama toplarının taretleri başına,
Havai fişek gümbürtüsü başlamıştı Dolmabahçe rıhtımında,
Gedikli Osman’ın sesi ardı ardına
Hazır! Ateş!
Güm güm de güm güm.
Hazır! Ateş!
Güm güm de güm güm…
Hazır! Ateş!
Güm güm de güm güm…
Tam yüz bir kez
Pare pare top atışı.
Sevinçten Gedikli Osman’ın kalbi yerinden fırlayacakmış gibi atarken,
Evlatlarıma ömür boyu anlatacağım Cumhuriyet muştusunu, deryalara ben duyurdum, ben, ben, diye gururlanıyordu içten içten…”

DEVAMI GELECEK….

Tamer Şahin/ DÜRBÜNÜME TAKILANLAR

KÖŞE YAZARLARI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
STM’DEN DUVAR ARKASI RADAR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
ÇiN UZAY HACMİNİ ARTIRIYOR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
DAĞIN KRALI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
TOPRAK ZAFERE SÜRÜYOR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
CAM ŞİŞE ATMA ORMANI YAKMA
GÜNLÜK HABER AKIŞI
SHENZHOU 15 YERYÜZÜNE DÖNDÜ
GÜNLÜK HABER AKIŞI
İSTANBUL PLAJLARI YAZA HAZIR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
HAYDİ GÖLDE BALIK TUTALIM…
GÜNLÜK HABER AKIŞI
RENK KODLU MARS HARİTASI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Bugün Dünya Yunus Günü!
GÜNLÜK HABER AKIŞI
YUNANİSTAN’DA TREN KAZASI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
RÖMORKÖR ALABORA OLDU
GÜNLÜK HABER AKIŞI
TÜRK GEMİSİ KARAYA OTURDU
GÜNLÜK HABER AKIŞI
EYT 1 YIL ERTELENEBİLİR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
ENGELLİLERİN ACI FERYATLARI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
YİNE SINIFTA KALDIK
GÜNLÜK HABER AKIŞI
SULAK ALANLARI ONARMA ZAMANI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Anneler Günü Kutlu Olsun

Copyright © 2024 Deniz Kartalı. Tüm Hakları Saklıdır.   |   Gizlilik Politikası