MAVİ AŞK SIZISI
Nasıl desem, nasıl anlatsam
Yıllar öncesi ekilen bir karabasan tohumu
Bal gibi de, baldıran
Bir mavi aşk sızısı menevişli
Yağız bir direniş, rafine bir yöneliş
Çok biliş ya da gamlı bir yitiş…
Yüzen bir otel odasında, üzen alabandalar
Kamara diyorlar adına duvarları yok
Sancak lumbuz vardiyasında çocuklar
İskele vardiyasında sevdam yansımakta
Olmayan pencereler arkasında simitler uçuşmakta
Halka halka, sıcacık
İki zabit, biri güneşi doğurmaktan
Diğeri batırmaktan sorumlu
Yaman ve ciddi işler
Yedirmeyen, uyutmayan, yürütmeyen bu sızı,
Doyuran bir potada eritiyor
Nârımı ve yoğumu
Günlerle birlikte
Sırtımızı dönmüyoruz asla bir denize bir de güne, güneşe
Çıkamayız çarmıhtan gererler bizi ona…
Doğdu, gece mavisi bir aşk
Düştü ateşi tam göğüs kafesine
Deli yıldızlar düşmüş içine bir sır perdesi
Zemheri bir yaz, sarı sıcak bir kış
Gelişine diyalektik
Çakan o fenerin uzaklaşan huzmesi
Dokunur mu yüreklere,
Bu, çığlık ötesi yakarış,
Her tarafta bağırış çağırış çocuklar, sevdalılar
Yüreklerde iyotlu bir arayış
Seyir yardımcıları da seyir ediyor bence yada sence
Biz gaip onlar galip
Çıktılar yol gösteriyorlar,
Çaktılar yol gösteriyorlar
Bitmek bilmeyen menzil talimi
Biri bitiyor diğeri başlıyor
Onulmaz yaralarımızı durmadan kaşıyor
Bir yanda prangalar ayağımızda
Diğer yanda alabildiğine ufuk
Kâinat gibi derin, mavi kadar dingin
Nicedir onlarsızların hali, nicedir
Bu bir yakarıştır, dokunur mu yüreklere
Avaz avaz mektuplar postlar
Bu, çığlık ötesi yakarış
Her tarafta bağırış çağırış çocuklar, sevdalılar
Yüreklerde iyotlu bir arayış…
Çalış…Çalış…Çalış
Yok mu buradan bir çıkış
Çok mu şey istiyoruz aynı yoldan geçmişlerden
Unutmayın !
Tehlikeli bir mavi aşk sızısı
Sıla, hasret, özlem türküleri yakıyoruz deli maviye
Unutmayın !
Artık hayatla çatışma rotasındayız
İskele alabanda ya da sancak
Mavi aşk sızısı dinmek bilmiyor…