Deniz Kartalı

UMAY ANA’DAN MEBRURE GÖNENÇ’E TÜRK DEVLETİNDE KADIN TÖRESİ

Eski Türk Devlet geleneğinde kadın; dünyaya rahimlerinde taşıdıkları yeni bir canlıyı getirmeleri ve erkeklerden farklı bir takım özellikleriyle “gizli bilgilere sahip varlıklar olarak değerlendirilmişlerdir. Şaman geleneklerinde en güçlü Şamanın kadınlar arasından çıktığı anlatılmıştır. Eski ve Orta Çağ toplumlarında kadın siyasi ve askeri alanda Avrupa’da yaşayan kadınlarla aynı statüde yer almışlardır. Bilinen en eski Türk kaynağı olan Orhun Abidelerinden Kültigin Abidesi’nde; “Tanrı’nın Türk milleti yok olmasın diye yarattığı kişiler arasında Göktürk Devleti kağanının eşi olan İlbilge Hatun’un adı geçmektedir. Bilge Kağan kitabesinde yer alan; “Tanrı, Türk milleti yok olmasın diye babam İl-teriş Kağan ile anam İl-bilge Hatun’u yükseltti” ifadesi dönemin kadına verdiği siyasi ve sosyal değeri bütünüyle ortaya koymaktadır. Türk mitolojilerine baktığımızda kadın lider bir vasıfla karşımıza çıkar. Umay Ana miti ve Tomris Hatun liderlik özellikleriyle karşımıza çıkan iki kadın karakterdir.

UMAY ANA’DAN MEBRURE GÖNENÇ’E TÜRK DEVLETİNDE KADIN TÖRESİ
RotamizTarih - Umut Meriç Berberoğlu( umut875umut@gmail.com )
202 views
07 Aralık 2023 - 0:04

Çin ile antlaşmayı ilk imzalayan Mete Han’ın karısıdır

Köktürk Devleti döneminde kadınlar meclise kağan ile birlikte katılırlar, Emirnameleri kağan ile birlikte imzalarlardı. Dönemin vesikalarına baktığımızda devlet yönetiminde kadının ne derecede söz hakkına sahip olduğunu kolaylıkla anlayabiliriz. Yabancı Devlet adamları ülkeye ziyarete geldiklerinde kadınlar kağanlarla beraber karşılama törenine katılırlardı. Tarihe bir göz attığımızda Çin ile antlaşmayı ilk imzalayan Mete Han’ın karısıdır. Eski Türk toplumlarında kadınlar sadece devlet yönetiminde yer almadılar. İyi derecede ok ve yay kullanmayı öğrenip erkeklerle birlikte savaşa katıldılar, savaşa katılamadıklarında yaşam alanları olan çadırları istilalara karşı korumaya gayret ettiler.

Türkler İslamiyet ile Talas savaşında tanıştı

Türklerin İslam ile tanışması Talas Savaşıyla birlikte olmuştur. Türk kadınları İslamiyet’in kabulüyle birlikte yine aynı statüde erkeğin yanında yer almıştır. Cahiliye döneminde görevlendirilmiş olan Peygamberler kadınları geri tutan toplumları uyandırma ve aydınlatma gayretinde bulunmuşlardır. Bu dönemlerde erkekler Hıristiyan kadınlarla evlenme hakkına sahiplerdi fakat dinlerini değiştirmeleri için baskı yapma gibi bir yetkileri yoktu. Dönemin edebiyatına baktığımızda kadına verilen önemin işlendiğini görürüz. Dedem Korkut eserlerinde Selcen Hatun isimli karakter ok ve yay kullanmaktadır. İslamiyet ile birlikte kadın yine devlet yönetiminde söz hakkına sahip olmuştur. İlerleyen dönemlerde Selçukilerin hükümdarı Melikşah Beğ’in eşi Terken Hatun’un siyasi istekleri sebebiyle devletin parçalanması hızlanmıştır.

Siyasi evlilikler normaldi

Tuğrul Bey döneminde ise Altuncan Hatun’un İbrahim Yınal ile giriştiği mücadelede kazandığı başarılar devletin ömrünün uzamasına sebep olmuştur. Bu dönemde Hatunlar Divanı olarak bilinen kadınlara ait divan heyeti bulunuyordu, kadınlar hazineye yardımcı oluyorlardı. Tarihe genel olarak baktığımızda devlet başkanlığı yapan kadınlar yine Türklerden çıkmıştır. Devlet başkanları bazen siyasi evlilikler yapabiliyordu ama bu siyasi evliliklerin sağlıklı ilerlediği söylenemezdi. Siyasi evlilikler devleti ya savaşa sürüklüyordu ya da çöküşe. Evlendikleri kadınlar genelde diğer devletlerin casusu oluyordu bu fark edildiğinde artık iş işten geçmiş sayılıyordu.

Osmanlı Devleti Aliyyesi’nin ilk dönemlerinde kadınlar dokumacılık yaptılar. Tarım ile ilgili işlerde kol gücüyle devlet gelirine yardımcı oluyorlardı. Yıldırım Bayazıt döneminde saray eğlence yeri olmaya başladığından kadınlarla ilgili tabular yavaş yavaş yıkılıyordu. Harem merkezdeydi yani başkentte bu yüzden köydeki kadın ile merkezdeki kadının yaşantısı farklıydı buna rağmen kırsal kesimde yaşayan kadınlar daha şanslılardı çünkü özgürlerdi. Harem kaçınılmaz bir gerçek olmuştu. Kadınlar artık sarayda görev almaya başladılar. Eskisi gibi savaşlara katılmıyorlardı. Vakıf ve Cami yaptırabiliyorlardı ama haremin kaçınılmaz entrikalarıyla tamamıyla bir hapis hayatı yaşıyorlardı. Artık Devlet-i Aliyye’de kadın ve erkeğin dünyası, gezip gördüğü yerler farklıydı tabi bu ilk zamanlar için geçerli bir kaidedir. Kadınların görebilecekleri yerler kısıtlı olduğundan şehir planlamasında sokaklar dar yapıdadır. Saray kadınları eğitimden geri kalmış demek tamamıyla bilgisizlik olur fakat aldıkları eğitim belliydi; dikiş-nakış, saray adabı üzerine dini eğitimler alıyorlardı. Osmanlı padişahlarından 3. Osman dışarıya çıkacağı zaman kadınların gezmesini pek de istemezdi. Kadınların açık giydiğine dair çıkan dedikodular sonucunda kıyafet kısıtlaması getirildi ve terziler uyarıldı, uymayan terziler ise kapatıldı. Nihayet, Tanzimat ile birlikte kadınlar tekrar siyasi ve sosyal haklara sahip oldular. 2. Meşrutiyetten sonra kadın varlığı tekrar gün yüzüne çıktı kızlar için eğitim başladı ve mirasta kadın hakkı doğdu. Kadınlar artık iş hayatında da boy göstermeye başlamışlardı. 2. Meşrutiyet ile birlikte kadın hareketleri doğdu. Kadınlar seslerini duyurabilmek amacıyla gazete ve dergilerde yer aldılar. Gazete ve dergilerin yanı sıra dernekler kuruldu, bu dernekler kadınlara eğitim, iş hayatına atılmaları konusunda yardımcı oldular. Dönemin şartları ve kadınların gayretleriyle birlikte aile hukuku ortaya çıktı. Evliliğe yaş sınırı getirildi, devlet memuru ve iki şahit olmadığı sürece evlilikler resmiyet kazanmadı, boşanma hakkında da gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Batı’nın örnek alınmasıyla birlikte Meşrutiyet döneminde kadınlar kısıtlı da olsa ön plana çıkmışlardır ve bu çıkışı eli kalem tutan aydın erkekler desteklemişlerdir.

Kurtuluş savaşında çarpışan kadınlar vardı

29 Ekim 1923 senesinde Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte her alanda köklü değişikliklere gidildi. Yapılan inkılaplar sadece erkeğe yönelik değildi kadına ve erkeğe hitap edecek şekildeydi. Kadın; aile kurması, çocuklar yetiştirmesi ve onları eğitmesi açısından önemli bir yere sahiptir. Bu konuyla ilgili Atatürk; “Erkeklerden daha çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar” demiştir. İsviçre Medeni Kanunu baz alınarak hazırlanan Türk Medeni Kanunu’nda kadın ile erkek yasalar önünde eşit sayılmıştır. Arazi Kanunuyla birlikte babanın öldüğünde bıraktığı mirastan kız evladı da yararlanabilecektir. Evlenecek yaşa gelmiş kızlardan gelinlik vergisi kaldırılmıştır, cariyelik kavramına son verilmiştir. Kadınlar rahatlıkla sokağa çıkmaya başlamışlar ve okullarda eğitim görmeye başlamışlardır. Kadınlar Milli Mücadele’de Kurtuluş Savaşında gerek savaş sahalarında ve gerekse işgalin olduğu topraklarda orduya yardımcı olmuşlardır. Atatürk onların bu iyiliğini hiçbir zaman unutmamıştır.

Türk Kadın Birliği Cemiyeti

Kadınlar arasındaki ilk siyasi teşkilatlanma 1923 yılının Haziran ayında olmuştur. Darülfünunda toplanan kadınlar siyasi teşkilatlanma fikrini savunmuşlar ve Nezihe Muhittin Hanım başkanlığında Kadınlar Halk Fırkası’nı kurmuşlardır. Kadınların siyasi anlamda çalışmaları bazı gerici zihniyetin mümessili olan mebusların dikkatini cezp etmiştir. Nereye saldıracakları belli olmayan bu mebuslar bu sefer kadınların oluşturduğu teşkilata dil uzatmışlardır. Fethi Bey başkanlığında kurulan müşavirlik heyeti oluşturulmuş fakat yine de eleştirilerin ardı arkası kesilmemiştir. Kadınlar Halk Fırkası kapatılmış bunun yerine Şubat 1924’te Türk Kadın Birliği Cemiyeti kurulmuştur. Kadınlara çeşitli haklar tanınmaya başlandığında seçme ve seçilme hakkı cemiyetin gündeminde yer aldı. O zamanki çevrelerin Medeni Kanunu hazmedemeyişleri ortamın hazır olmadığını gösteriyordu. TKB bu olumsuz havaya rağmen çalışmaktan geri durmadılar halkı bilinçlendirmek amacıyla sahaya indiler. Kadın haklarıyla ilgili toplantılar düzenlediler. Cemiyet yaklaşan seçimlere katılmayı hedeflerken aynı zamanda seçme ve seçilme hakkının verilmesini dile getirmekten geri durmuyordu. Kadın birliğinin içerisindeki bazı anlaşmazlıklar cemiyetin bölünmesine sebep oldu. Nezihe Hanım ve yönetim kurulu cemiyetten uzaklaştırıldılar.

10 Nisan 1930 yılında Türk Kadınlar Birliği’nin kadınların seçim hakkıyla ilgili düzenledikleri mitinge erkeklerin katılım oranı kadınlardan fazla olmuştur. 2 Mayıs 1935’te kadınlar birliği dağılma sürecine gitti. TKB’nin kapatılmasından sonraki boşluk hissedildi ve Mustafa Kemal Atatürk Türk kadınlar birliğinin üstlendiği ilişkiyi devam ettirmek ve kadınlarla ilgili çalışmaları yönlendirmek amacıyla CHF’nin kadınlar şubesinin kurulmasına benzeri ilişkilerin sürdürülmesine karar vermiştir. 3 Nisan 1930’da Belediye Kanunu kabul edildi. Yapılan çalışmalar ve mitingler nihayet meyvelerini vermeye başlıyordu. Buna göre kadınlar Belediye meclislerine katılabilecekler ve oy kullanabileceklerdi. Hemen ardından 26 Ekim 1933’de Köy Kanunun bazı maddelerinde değişiklikler yapıldı; kadınlar ihtiyar ve muhtar heyeti seçimlerinde oy kullanabileceklerdi. 5 Aralık 1934’te Başbakan İnönü ve arkadaşlarının verdiği tasarıyla birlikte kadınlar Mebus Seçme ve Seçilme hakkını elde ettiler.

1935 yılında yapılan seçimlerde 399 vekilden 17’si kadın olacak şekilde meclise girmeye hak kazandılar. 1936 yılında yeri boşalan milletvekillerinden bazılarının yerine ara seçim yapıldı ve Öğretmen Hatice Özgenel Çankırı mebusu seçildi.

Meclise giren kadınların isimleri;

Mebrure Gönenç Afyonkarahisar, Hatı Çırpan (Satı Kadın) Ankara, Türkan Örs Baştuğ Antalya, Sabiha Göçül Erbay Balıkesir, Şekibe İnsel Bursa, Huriye Öniz Baha Diyarbakır, Fatma Memik Edirne, Nakiye Elgün Erzurum, Fakihe Öymen İstanbul, Ferruh Güpgüp Kayseri, Bahire Bediş Morova Aydilek Konya şeklinde listede yer aldı ve ilk dönem çalışmalarına başladılar.

Atatürk’e minnet

Günümüzün değişen ve gelişen zihniyet ve teknoloji çağında Atatürk başta olmak üzere Milli Mücadele ekibine ve Cumhuriyet’i kuran ekibe hakaretler bilinçsizce yapılan yorumlar artmıştır. Bu hareketlerin özellikle kadınlardan da gelmesi gayet üzücüdür. Atatürk kadınlar için çalışmışken ve çaba sarf etmişken kadınların bu nankörlüğü yersizdir.

Kadınlar şu anki bulundukları konumu Atatürk’e borçludurlar. Orta Doğu toplumlarında kadınlara baktığımızda Türk kadınlarına özenmişlerdir çünkü onların bir Atatürk’ü yoktur. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde yaşayan her kadın fert bu üstünlüğünden dolayı övünç duymalı ve Atatürk’e minnet etmelidir.

UMUT MERİÇ BERBEROĞLU

KAYNAKLAR:

Fuzuli Bayat, Türk Kültüründe Kadın Şamanlar, İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2018, s.21-22.
İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, İstanbul, 2015, s.141.
Muharrem Ergin, Dede Korku Kitabı, İstanbul: Milli Eğitim Yayınevi, 1969, s.151-156.
İlber Ortaylı, Osmanlı’yı Yeniden Keşfetmek, İstanbul: Timaş Yayınları, 2007, s.37
Nilüfer Özcan Demir, “II. Meşrutiyet Dönemi Osmanlı Feminizmi”, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 16/2 (1999), s.110-111.
Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Ankara: Turhan Yayınları, 1984, s.94.

KÖŞE YAZARLARI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
STM’DEN DUVAR ARKASI RADAR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
ÇiN UZAY HACMİNİ ARTIRIYOR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
DAĞIN KRALI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
TOPRAK ZAFERE SÜRÜYOR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
CAM ŞİŞE ATMA ORMANI YAKMA
GÜNLÜK HABER AKIŞI
SHENZHOU 15 YERYÜZÜNE DÖNDÜ
GÜNLÜK HABER AKIŞI
İSTANBUL PLAJLARI YAZA HAZIR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
HAYDİ GÖLDE BALIK TUTALIM…
GÜNLÜK HABER AKIŞI
RENK KODLU MARS HARİTASI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Bugün Dünya Yunus Günü!
GÜNLÜK HABER AKIŞI
YUNANİSTAN’DA TREN KAZASI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
RÖMORKÖR ALABORA OLDU
GÜNLÜK HABER AKIŞI
TÜRK GEMİSİ KARAYA OTURDU
GÜNLÜK HABER AKIŞI
EYT 1 YIL ERTELENEBİLİR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
ENGELLİLERİN ACI FERYATLARI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
YİNE SINIFTA KALDIK
GÜNLÜK HABER AKIŞI
SULAK ALANLARI ONARMA ZAMANI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Anneler Günü Kutlu Olsun

Copyright © 2024 Deniz Kartalı. Tüm Hakları Saklıdır.   |   Gizlilik Politikası