Deniz Kartalı

KUZEY KUTBUNA BAKMAK SVALBARD’I ANLAMAK

Kuzey kutbu’nun enerji ve doğal zenginlik kaynağı olduğunun farkına varılması üzerine pek çok ülke araştırmalarını yoğunlaştırmıştı. TBMM Dışişleri Komisyonu, son toplantısında, Spitsbergen (Svalbard) ile ilgili olarak “9 Şubat 1920’de Paris’te İmzalanan Anlaşmaya Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi” kabul etmişti. Türkiye’nin resmen Svalbard Anlaşması’na taraf olmasıyla birlikte neler kazandığımızı ve gelecekte Türk halkını bekleyenleri Akademisyen ve Norveç eski Askeri Ateşesi Barbaros Büyüksağnak, 2018 yılında www.denizkartali.com için kaleme almıştı. İklim değişikliği ve enerji sorunuyla birlikte Arktik bölge’nin önemine vurgu yapmayı amaçlıyoruz.

KUZEY KUTBUNA BAKMAK SVALBARD’I ANLAMAK
Barbaros Büyüksağnak( bbuyuksagnak@denizkartali.com )
Kuzey Işıkları
488 views
19 Ekim 2022 - 0:19

Türkiye’nin Kuzey Kutbuyla ilgilenmesinin zamanı gelmedi mi?

İstanbul Teknik Üniversitesi bünyesindeki Kutup Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. Burcu Özsoy’un liderliğinde gerçekleştirilen başarılı çalışmalarla Antarktika’daki, uluslararası konsorsiyuma katılım ve Türk bilim üssü kurulması faaliyetleri hızlandı. Şubat ayı içinde II. Ulusal Antarktik Bilim Seferi başlayacak ve Nisan ayına kadar bilim insanlarımız Antarktika’da araştırma ve incelemelerde bulunacaklar. Hedef belli: Bilim bayrağımızı 14 milyon kilometre karelik bu beyaz kıtada dalgalandırmak. Pekâlâ, son yılarda güney kutbuyla yakından ilgilenen Türkiye için Kuzey kutbuyla da ilgilenmenin zamanı gelmedi mi? Kuzey kutup bölgesi de en az güney kutbu kadar önemli.

Kutup Bölgesi

Kuzey kutup bölgesi, kuzey kutup dairesinin geçtiği kabul edilen 66˚ 33’ 39´´K  enlemi kuzeyinde kalan bölge olarak kabul edilmekte. Kutup bölgesi; Kuzey Buz Denizi ile Alaska (ABD), Kanada, İzlanda, Grönland (Danimarka), Finlandiya, Norveç, İsveç ve Rusya’nın bir kısmından oluşmakta.  Kutup bölgesi içinde yer alan Kuzey Buz Denizi ise yılın belirli dönemlerinde deniz buzlarıyla kaplı.

Arktik Okyanus demeliyiz

Atlas ve Pasifik Okyanuslarını birbirine bağlayan ve kutup bölgesinin yarısına yakınını oluşturan Kuzey Buz Denizi biz Türkler tarafından “deniz” olarak adlandırılsa da, Uluslararası Hidrografi Teşkilatı (IHO) tarafından dünyada kabul edilen beş okyanustan birisi. Dolayısıyla, birçok ülkede okullarda öğrencilere okyanus olarak öğretiliyor. Artık bu devasa su kütlesine herkes gibi bizim de Arktik Okyanusu kullanmamızın zamanı geldi sanırım.


Dünyanın geleceği bu bölgeye bağlı

Kuzey kutbundaki gelişmeler bizleri yakından ilgilendiriyor. Zaman zaman karşılaştığımız ani meteorolojik değişiklikler, hava olayları, sık sık yaşanan su baskınları hep bu bölgenin geleceğine bağlı.  Dünyanın neresinde yaşıyor olursanız olun, yaşamın devamını sağlayan ekosistem kanalı ile kuzey kutbuna bağlıyız. Bitkiler ve hayvanlar sınır gözetmez. Kuzey kutbu değiştikçe insanlığın bağlı olduğu günümüzde mevcut bulunan birçok kaynak da değişecek. Buzulların erimesi okyanusların dengesini bozarak küresel ısınmasının artmasına yol açabilecek önemde bir gelişme olarak karşımızda durmaktadır. Kısacası kuzey kutbunda olup bitenler sadece orada kalmıyor, değişiklikler tüm dünyamızı ve gelecek nesilleri etkiliyor.

1994 yılından bu yana yapılan araştırmalar sonucunda burada bulunan buzul alanlarının her yıl yaklaşık 40.000 kilometrekarelik kısmının erimekte olduğu ve ortalama kalınlığının % 40 oranında azalmış olduğu ortaya çıkmış durumda. Bu sürecin devam etmesi halinde önümüzdeki yıllarda karşımıza yepyeni bir jeopolitik ve ekonomik tablonun çıkmasına kesin gözüyle bakılıyor. Bölgede ortaya çıkacak yeni manzarada dikkat çekici ve önemli olarak görülen hususlar şu şekilde özetlenebilir:

Birçok araştırma merkezi tarafından gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda yeryüzündeki hidrokarbon rezervlerinin dörtte birinin Kuzey Kutup Bölgesi’nde bulunduğu tahmin edilmektedir. Bilim adamları, kuzey kutbunda 90-130 milyar varil petrol olabileceği tahmininde bulunmakta. Bu miktar, dünyanın en az 3 yıllık petrol talebini karşılayabilecek miktar anlamına gelmekte. Deniz ticareti açısından bakıldığında; hâlihazırda Japonya’nın Yokohama limanından Hollanda’nın Rotterdam limanına güneyden Hint Okyanusu ve Süveyş Kanalı yoluyla yapılan yolculuğun, buzulların erimesiyle açılması beklenen kuzeydoğu geçitleri yoluyla Rusya’nın kuzeyinden yapılması halinde 11.200 deniz mili yerine 6.500 deniz mili seyir yapılarak 4.700 deniz mili tasarruf sağlanması beklenmekte.

 

Yiyecek stoklarının hızla azaldığı günümüzde bölgedeki zengin deniz ürünleri rezervlerinin yarattığı stratejik önem kutup bölgesi için dikkat çekici bir diğer husus.
Kuzey Kutup bölgesinde okyanusa kıyısı bulunan ülkeler ABD (Alaska), Rusya, Kanada, Norveç ve Danimarka (Grönland)’dır. Avrupa Birliği, Danimarka haricinde diğer Nordik iki ülke İsveç ve Finlandiya vasıtasıyla kutup bölgesi (kara alanı) içinde yer almaktadır.

2 Ağustos 2007 tarihinde dönemin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in desteği ve onayıyla Arktik Okyanusu’nda yaklaşık 4 kilometre derinlikte dibe dikilen Rus bayrağı aracılığı ile verilmek istenen mesaj önümüzdeki yıllarda karşılaşmayı beklediğimiz bu yeni manzara ile farklı bir anlam kazanmaktadır. Rusya için Arktik Okyanusu, herhangi bir kısıtlama olmaksızın Atlantik Okyanusu’na geçiş yapılabilen yegâne yoldur.

Jeostratejik önemi çok fazla

Arktik Okyanusu’nda yer alan Svalbard (Spitsbergen) Adaları jeostratejik konumu, az sayıdaki insan nüfusu, doğası, kutup ayıları, bilimsel araştırma istasyonları, eski kömür ocakları ve hukuki statüsü ile ilgi çekmekte. Bu ilginç takımadaları biraz daha yakından tanıyalım:
Svalbard Takımadaları; Arktik Okyanusu’nda Kuzey Kutup noktası ile Norveç ana karası arasında yer almakta ve 10˚- 35˚ Doğu boylamları ile 74˚- 81˚ Kuzey enlemleri arasında kalan tüm ada, adacık ve kayalıklardan oluşmakta. 61.022 km2 yüzölçümüne sahip. Alan, Norveç ana karasının yaklaşık beşte birine, başka bir deyişle Belçika ve Hollanda büyüklüğündeki bir alana tekabül etmektedir. Adaların kuzey kutup noktasına mesafesi 1.000 km’dir.

Adalarda birçok farklı ülkeden 2000’i Longyearbyen’de olmak üzere yaklaşık 3000 kişi yaşamakta. Norveçli ve Ruslar en büyük iki grubu oluşturmakta.
% 54’ü buzullarla kaplı takımadaların en büyük adası batıda yer alan Spitsbergen, idari merkezi Longyearbyen’dir. 19 Nisan – 24 Ağustos tarihleri arasında 24 saat güneş hiç batmazken, 27 Ekim – 16 Şubat arasında ise devamlı karanlık günler yaşanmaktadır. Ortalama sıcaklık Ocak ayında -14˚C, Temmuz ayında ise +6˚C’dir.
Adalar, merkezi hükümete bağlı bir vali tarafından yönetilmektedir. İdari açıdan Vali, Norveç Adalet ve Toplum Güvenliği Bakanlığı’na bağlı görev yapmakta, ancak başta Çevre Bakanlığı olmak üzere diğer bazı Bakanlıklarla işbirliği içinde çalışmaktadır.
İşte bu adaların hukuki statüsünü belirleyen anlaşmanın hangi şartlarda imzalandığına bakacak olursak;


SVALBARD ANLAŞMASI’NIN KISA GEÇMİŞİ:

17’nci yüzyıldan bu yana, farklı ülkelerden insanlar balıkçılık, balina avcılığı, madencilik, araştırma ve turizm maksatlarıyla Svalbard Adaları ile ilgilenmişler, uzun süre herhangi bir devlete bağlı olmayan (terra nullius statüde olan) bu adalara gidip gelmişlerdir. Svalbard, uluslararası anlamda herkese serbest, hiçbir kuralı, düzenlemesi ve ihtilafları çözecek mahkemesi bulunmayan bir yerken, 20. yüzyılın başlarında adalarda kömür maden yataklarının bulunması ve herkese açık olmayan özel alanların ortaya çıkması ile özellikle işçilerle işverenler arasında meydana gelen anlaşmazlıkların çözülebilmesi maksadıyla kanun yapma ve mahkemelerin kurulması ihtiyacı doğmuştur.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında Versay Barış Anlaşması müzakereleri sırasında konu gündeme gelmiş ve 9 Şubat 1920 tarihinde Paris’te imzalanan anlaşma ile bölge ülkelerinden Norveç’e, takımadalar üzerinde tam ve mutlak egemenlik/ hükümranlık hakkı verilmiştir. Versay Konferansı sırasında anlaşmanın metni, oluşturulan “Özel Spitsbergen Komisyonu” tarafından kaleme alınmış ve aynen imzalanmıştır. Komisyonda sadece ABD, Büyük Britanya, Fransa ve İtalya’dan temsilciler yer almıştır.

17 Temmuz 1925 tarihli Norveç yasası ile Svalbard’ın Norveç Krallığının bir parçası olduğu iç hukuk açısından da ortaya konmuş, anlaşma tarafların onaylamalarını müteakip 14 Ağustos 1925 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

ANLAŞMAYA TARAF DEVLETLER:

ABD, Afganistan, Almanya, Arjantin, Arnavutluk, Avustralya, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Çekya, Çin, Danimarka, Dominik Cumhuriyeti, Estonya, Finlandiya, Fransa, Güney Afrika Cumhuriyeti, Güney Kore, Hindistan, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Japonya, Kanada, Kuzey Kore, Letonya, Litvanya, Macaristan, Mısır, Monako, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya Federasyonu, Slovakya, Suudi Arabistan, Şili, Venezuela, Yeni Zelanda ve Yunanistan antlaşmaya taraf devletler arasındadır (46 devlet).
Rusya, başta imzalamadığı antlaşmaya 1935 yılında taraf olmuş, bölge ülkelerinden İzlanda 1994 yılında, Çekya 2006’da, Güney Kore 2012’de, Litvanya 2013’te, Letonya ve Kuzey Kore 2016’da, Slovakya ise 2017’de antlaşmayı imzalamıştır.

G-20 üyesi devletlerden antlaşmaya Türkiye dışında taraf olmayanlar; Brezilya, Endonezya, Meksika’dır. Son yıllarda Brezilya’nın ilgi duyduğu açık kaynaklarda yer almaktadır.
NATO üyesi devletlerden antlaşmaya Türkiye dışında taraf olmayanlar; Lüksemburg, Slovenya ve Karadağ’dır.
AB üyesi devletlerden antlaşmaya taraf olmayanlar; Lüksemburg, Slovenya, Malta ve GKRY’dir.
Görüldüğü gibi günümüzde uluslararası alanda birçok konuda söz sahibi olan hemen hemen tüm devletler Svalbard Antlaşması’na da taraf olmuşlardır.

ANLAŞMANIN İÇERİĞİ:

Norveç’in takımadalar ve karasuları üzerinde tam ve mutlak bir egemenlik hakkı bulunmakla birlikte, antlaşmaya taraf olan devletlerin vatandaşlarına yine antlaşmada belirtilen alanlarda eşit haklar sağlanmıştır.

Bu alanlar;

  1. Svalbard takımadalarına, karasularına, fiyortlarına ve limanlarına giriş ve adalarda oturma hakkı,

2. Balıkçılık ve avlanma hakkı,
3. Denizcilik, endüstriyel, madencilik ve ticari alanlarda faaliyetlerde bulunma hakkı,
4. Mal-mülk ve madencilik ile ilgili hakların edinilmesi ve kullanımı hakkıdır.
Bununla birlikte, diğer alanlarda olduğu gibi yukarıda belirtilen alanlarda da tüm faaliyetleri düzenleme yetkisi Norveç’e verilmiştir. Örneğin, Norveç faaliyetleri yasaklayabilir veya şartları belirleyebilir, ancak bunları yaparken milliyetleri nedeniyle kimseye farklı muamelede bulunamaz.
Antlaşmanın 8. maddesi gereğince toplanan tüm vergi ve harçlar sadece Svalbard yararına kullanılabilir. Norveç’in Svalbard’ın idaresi için gerekli olanın üzerinde gelir toplamak için yetki kullanmasına izin verilmemiştir. Diğer bir şekilde açıklanacak olursa, Svalbard’daki gelir vergisi Norveç ana karasında uygulanan gelir vergiden daha azdır. KDV veya devlet hazinesine ait başka bir çeşit vergi uygulanmamaktadır. Tüm gelir ve giderler “Svalbard Bütçesi” olarak adlandırılan ayrı bir bütçe altında muhafaza edilmektedir.
Antlaşmanın 9. maddesine göre; Norveç adalarda hiçbir deniz üssü kuramayacak, istihkâm yapamayacak ve kurulmasına izin vermeyecektir. Svalbard kesinlikle savaş ile ilgili bir maksatla kullanılamaz. Adalardaki Norveç askeri faaliyetleri çok düşük seviyede kalacak, sahil güvenlik keşif karakol ve gözetleme faaliyetleri ile sınırlı olacaktır. Yabancı askeri faaliyetler hoş karşılanmamaktadır.
1920’lerden bu yana Norveç’in Svalbard politikasının ana maksadı, takımadaları büyük güçlerin çatışmalarından uzak tutmak ve güvenli bir şekilde yönetmeyi sağlamak şeklinde belirlenmiştir. Bu hedef, antlaşmanın şartlarına tutarlı bir şekilde bağlı kalarak ve adadaki, başta kömür madenciliği olan tüm faaliyetlerde sürdürülen politikalar ile başarılmıştır.

Svalbard Antlaşması 98 yıldır yürürlükte olan nadir antlaşmalardan biridir. I. Dünya Savaşı’nın ardından büyük güçler arasındaki denge nedeniyle, daha önce sahibi bulunmayan adalar grubu, bazı özel şartlarla Norveç’e verilmiştir.
Oslo Büyükelçiliğimiz tarafından 2008-2009 yıllarında Norveçli yetkililer nezdinde girişimlerde bulunularak Svalbard Antlaşması’na taraf olmaya karar verilmesi halinde depoziter devlet olan Fransa’ya başvurarak imzanın atılabileceği ve hiçbir engel olmadığı öğrenilmiştir.
Ancak bugüne kadar maalesef olumlu yönde bir gelişme yaşanmamıştır.

SONUÇTA;

Birçok devletin taraf olduğu ve çeşitli haklar elde ettiği Svalbard Antlaşması’na Türkiye’nin de imza atarak taraf olmasının sağlanmasının,
Yer bilimi, iklim değişikliği, kuzey ışıkları, derin deniz akıntıları, deniz kirliliği, bitki ve hayvan türleri ve biyolojik çeşitlilik gibi alanlarda adalarda bilimsel araştırma istasyonu kurulmasının, Svalbard Üniversitesi’ne lisans ve lisansüstü eğitim için öğrenci gönderilmesinin Türkiye’nin kuzey kutbuna ilgisinin somutlaştırılması ve vatandaşlarına (ve şirketlerine) birçok haklar sağlaması açısından son derece faydalı olacağı değerlendirilmektedir.

BARBAROS BÜYÜKSAĞNAK

 

KÖŞE YAZARLARI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
STM’DEN DUVAR ARKASI RADAR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
ÇiN UZAY HACMİNİ ARTIRIYOR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
DAĞIN KRALI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
TOPRAK ZAFERE SÜRÜYOR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
CAM ŞİŞE ATMA ORMANI YAKMA
GÜNLÜK HABER AKIŞI
SHENZHOU 15 YERYÜZÜNE DÖNDÜ
GÜNLÜK HABER AKIŞI
İSTANBUL PLAJLARI YAZA HAZIR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
HAYDİ GÖLDE BALIK TUTALIM…
GÜNLÜK HABER AKIŞI
RENK KODLU MARS HARİTASI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Bugün Dünya Yunus Günü!
GÜNLÜK HABER AKIŞI
YUNANİSTAN’DA TREN KAZASI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
RÖMORKÖR ALABORA OLDU
GÜNLÜK HABER AKIŞI
TÜRK GEMİSİ KARAYA OTURDU
GÜNLÜK HABER AKIŞI
EYT 1 YIL ERTELENEBİLİR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
ENGELLİLERİN ACI FERYATLARI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
YİNE SINIFTA KALDIK
GÜNLÜK HABER AKIŞI
SULAK ALANLARI ONARMA ZAMANI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Anneler Günü Kutlu Olsun

Copyright © 2024 Deniz Kartalı. Tüm Hakları Saklıdır.   |   Gizlilik Politikası