24 günde 2 bin 350 deniz mili
Yerküreyi maviye boyayan 4 büyük su kütlesinin en fantastik olanı Atlas Okyanusu, dünyanın yaklaşık yüzde 20’sini kaplarken, 4 kıtayı birbirinden ayırıyor. 1492 yılında denizci ve kaşiflerin Yeni Dünya olarak nitelediği Amerika kıtasının keşfedilmesini sağlayan Atlas Okyanusu, Avrupa ve Asya kıtasından dünya seyahatine çıkan keşif tutkunlarının ilk zorlu sınavına ev sahipliği yapıyor. 12 metre boyundaki İstanbul isimli yelkenlileriyle Temmuz 2022’de Gökova’dan denize açılan Ömer Öcel ile Başak Mireli, birbirinden farklı onlarca kültürü ve ülkeyi dolaştıktan sonra Atlas Okyanusu geçişi için Portekiz’e bağlı Cape Verde’deki (Yeşil Burun Adaları) Mindelo marinasında mola vermişti. başarılı yelken sporcusu ve denizci Başak Mireli, Atlas Okyanusu’nu tek başına geçerek Türk denizcilik tarihine geçen ilk kadın olmak için bir hazırlık süreci geçirdi. Mental ve giziksel olarak hazırlıklarını tamamlayan Mireli, 23 Aralık’ta Mindelo’dan okyanusa açılırken 15 Ocak’ta Karayipler’deki Martinik’e ulaşarak amacına ulaştı. Denizde tek başına geçirdiği 24 günde 2 bin 350 deniz mili (4 bin 500 Km) kateden Başak Mireli, Martinik’te dinlenirken soruları yanıtladı.
Dalga ve rüzgarlara uykusuzluk eklendi
24 gece boyunca uykusuz kalmanın enerjisini çok düşürdüğünü belirten Başak Mireli, ” Gerektiği kadar iyi beslenemedim. Bütün sıkıntılar gece saatlerinde yoğunlaşması da cabası. Fiziksel yorgunluk arttığında psikolojik olarak da zorlanmaya başlıyorsunuz. Sabrın sınırlarına yaklaştığınız, problemlere baş ederken sağlıklı düşünemediğiniz anlar oluyor. İlk haftalarda rüzgar ve dalga çok yanımda değildi. Ticaret rüzgarları oturmamıştı. Kuzeyden gelen sert rüzgarla biraz daha güneye indim. Dalgalar büyüdü, tekne su yaptı, pompalar bozuldu, yedeklerini çalıştırdım. İlk 10 gün çok zordu. Denizde geçirdiğim uzun zamanların, yolculukların beni dinginleştirdiğini hatta olgunlaştırdığını düşünürdüm. Gördüm ki Başak hep aynı Başak. Denizin bana sabırlı olmayı, enerjimi tasarruflu kullanmayı öğretmesi gerekti.” dedi.
“Doğa beni dinginleştirdi”
Başak Mireli, “Yolun ilk 4 günü beklediğimden daha stresliydi. Yol boyunca ‘Teknik sıkıntıda Ömer’siz nasıl halledeceksin?’ sorusunun bilinçaltıma yerleştiğini fark etmemişim. Küçük sıkıntıları çözünceye kadar kaygıyı yönetmekte zorlandığımı söyleyebilirim. Doğa beni dinginleştirdi, sakinleştirdi. Böylesi uzun soluklu yolculuklarda sıkıntı yaşamamak mümkün değil. Özellikle teknenin büyüyen dalgalarla birlikte su yapmaya başlaması ve sonrasında da mevcut pompaların bozulması moral bozucuydu. 24 gün boyunca aralıksız uyuduğum 1 saat olmadı.
Bu yolculuk geri dönüşü mümkün olmayan ve problemleri çözmeniz gereken bir yolculuk. Bir çok sıkıntıya bu gözle bakıp özellikle rüzgar dümeniyle ilgili sıkıntılarla sabırla ve yılmadan mücadele etmeye çalıştım. Yalnız olmanın algılarınızda yarattığı değişiklikler, özellikle işitme duyunuzun maksimuma ulaşması bence benzersiz bir deneyim. En ufak bir değişikliği bile işitebilmek, rüzgarın şiddetinin değiştiğini hissedebilmek fantastik bir deneyimdi. Benim Atlantik geçişini tamamlamamla batıya doğru yolculuğumuzun ilk ayağını bitirdik ve Karayip Adaları’na ulaştık.” diye konuştu.
İstanbul ile Atlas Okyanusu’nu geçti
Ömer Öcel ile yolunun Eskihisar – Topçular feribotunda kesiştiğini belirten Mireli, “2018 yılında evimizi tamamen kapadık ve teknede yaşamaya başladık. Yola çıkmadan önce çalışma hayatımızı bitirdik. 25 yaşındaki teknemiz İstanbul, Hollanda’nın sert denizlerine uygun tasarlanmış, eski olmasına rağmen çok güçlü. İnsanın hayallerini gerçekleştirmesi çok güzel bir duygu. Atlantik geçişinin yanında bu yolculuğa çıkmak, farklı coğrafyaları gezmeyi çok istiyorduk. Batıya yolculuğumuzu Pasifik Okyanusu ile devam ettireceğiz. Aklımızda bizim denizlerimiz var ama farklı yerleri görmek, başka denizcilerle tanışmak benzersiz bir deneyim.” dedi.