Deniz Kartalı

TOMRİS HATUN’DAN 101 YIL ÖNCE BİTİRİLEN SALTANATA… UMUT MERİÇ BERBEROĞLU YORUMUYLA

Türk olmak ya da Türklük kavramı yenileşen ülke ve dünyada karşımıza çıkmış bir kavram değildir. Bizler 540’lı senelerden yani Köktürklerin var olduğu senelerden beri bu topraklar üzerinde yaşamımızı devam ettiririz. Türklük dini inanışlarda ve efsanelerde insanlığın ilk çağına kadar dayandırılmaktadır. Türklük bir kıyafet gibi sonradan kazanılmış bir şey değildir. Türkler 16 büyük Türk devleti kurmuşlardır. 16.’sı yıkılmış 17. Olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurmuşlardır.

TOMRİS HATUN’DAN 101 YIL ÖNCE BİTİRİLEN SALTANATA… UMUT MERİÇ BERBEROĞLU YORUMUYLA
RotamizTarih - Umut Meriç Berberoğlu( umut875umut@gmail.com )
229 views
31 Ekim 2023 - 22:07

“Kadın savaşçıların en güzel örneği Tomris Hatun’dur”

Ben bu yazıyı bugünün anlam ve önemine binaen sizlere bilgi verme amaçlı değil hitap etme amaçlı yazıyorum. İlk zamanlarda kurulan devletlerde kadınlar savaşçılardı. Kadın savaşçıların en güzel örneği Tomris Hatun’dur. Bu olgu Selçukiler devletine ve hatta Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun öncesine kadar devam etti. Osmanlı Devleti’nde kadınlar daha çok saray yönetiminden ve sarayın içinden sorumluydular. Saray kadınları vakıf ve Cami kurabiliyorlardı ve Vakıf işlerinden sorumlu olabiliyorlardı. Gelelim biat kültürüne; Milenyum çağını atlattık 2000’li yıllardan günümüze kadar geldik. Milenyum çağına girdiğimiz andan itibaren biz Türklerde biat kültürünün olmaması gerekiyordu. Selçükilerde ve eski Türklük dönemlerinde tabiî ki o devletin kurucusuna her zaman biat vardı hele ki Osmanlı Devleti’nde bir divan olmasına rağmen kararlar tamamıyla tek kişinin ağzına bakıyordu. Meseleyi çok fazla dallandırıp da budaklandırmaya gerek yok aslında sonrasını biliyorsunuz Osmanlı Devleti yanlış politika izledi olmayacak kişilere devlet hizmeti verdi ve sonunda çöküşe doğru gitti. Osmanlı Devleti’ni dışarıda olan olaylar ve içerisinde yaşanan olaylar çökertti. Harb-ı Umumi’ye kadar toprak kayıpları fazlacaydı bunu bugün inkar etmek tarihe haksızlık olur. Harb-ı Umumi’de Çanakkale Cephesi’nde başarılı olduk. Kaldı ki zaten Sina Filistin Cephesi’nde 7. Orduyu geriye çeken Mustafa  Kemal Paşa’ydı,  Liman Von Sanders Paşa’yı bile esir düşmekten Mustafa Kemal Paşa kurtardı. Mustafa Kemal Paşa Selanik’te çocukluğundan beri aslında devletin durumunu ve nereye doğru evrileceğini çok iyi biliyordu. Daha İdadi senelerinde bir Hürriyet kurma çabasına girişti.

 

Mondros Mütarekesi’nden Paris Barış Konferansı’na uzanan süreç

Vatan ve Hürriyet adında bir Cemiyet kurdu. İttihat ve Terakki üyesiyken esaretten kurtulma fikrini arkadaşlarına anlattı ama onu anlamayanlar hep dışladılar. Sonrası malumunuz üzere 1915’te kovulan ve Çanakkale geçilmez dediğimiz İtilaf Devletleri bu sefer daha hırçın şekilde 1918’de Mondros Mütarekesi ve Paris Barış Konferansından sonra yine geldiler. Anadolu’nun neredeyse dört bir yanı işgal edildi. İşgal edilen yerlerde yaşananlar bugün çoğu makale ve verilere baktığımızda o kadar basit şeyler yaşamadılar. Kadınlar çocuklarının gözleri önünde tecavüze uğradı, dükkanlar yağmalandı, erkekleri kendi himayeleri altında silah altına almaya başladılar. Türk ordusunun silahlarına el konuldu ve askerler askeriyelerde hapsedildiler. Anadolu atlattığı badirelerle 1923 yılına kadar geldi. Sonrasında Selanikli gözü pek bir yetim milletin önüne geldi. Artık bir şeyler yapmak gerektiğini biliyordu.

Saltanatın Kaldırılması 1 Kasım 1922

Samsun’dan başlayarak din adamları, kadın, muallim, çoluk, çocuk, genç, yaşlı demeden halkı uyandırmaya başladı. Gözü açılan halk Dumlupınar’da, Sakarya’da, Büyük Taarruz’da harikalar yarattılar. Sabah ezanıyla birlikte düşmanın üzerine bir ok gibi fırladılar. Halk artık ne İtilaf Devletlerine ve ne de nüfus sayımlarında büyükbaş hayvanları değerli görenlere biat etmek istemiyordu. Tabi o kültürün kimliğini de hor görmediler nereden geldiklerini unutmadılar.

Tek tek siyasi zaferler kazanıldı. Tek kişinin sözüne bakan ve sonrasında kendini İtilaf Devletlerinin kollarına bırakan ve ecdad Fatih Sultan Mehmet Han’ı yok sayan bir saltanat 1 Kasım 1922’de kaldırıldı. Mudanya Mütarekesiyle birlikte İngiltere bizi tanıdı, çıldırmış İtilaf Devletleri İstanbul’dan, İzmir’den, Çanakkale’den ve Osman Gazi’nin mezarını tekmelediği Bursa’da çekildiler. O zaman tabi Türk’ün gücünün herkes farkına vardı.

                 Siyasi zaferlerden sonra Mustafa Kemal Paşa, Mazhar Müfit Bey’e yazdırdığı maddelere adım atmaya karar verdi:

Meclisi açmıştı, devletin artık bir marşı vardı, çocuklar Çocuk esirgeme kurumunda korunuyorlardı, Ağnam vergisi getirilmişti ve en önemlisi ilk anayasa çıkarılmıştı. Ama devletin artık adını koymak gerekiyordu. 26-27 Ekim’den önce 2. TBMM binasının 2. Yasama yılı göreve başladı. İlk meclis Gazi Meclisti ve fazla kanun çıkaramamıştı asıl yenilikler bu mecliste olacaktı. Öncelikle 26-27 Ekim’de Muvakkat İcra Encümeni’nin ilk reisi ve mebuslar görevlerinden çekildiler. 28 Ekim’de Mustafa Kemal Paşa meclis binasında gördüğü İsmet (İnönü) Paşa’yı, Fethi (Okyar) Bey’i, Ali Fuat (Cebesoy) Bey’i, Halit (Karsıalan) Bey’i, Kemalettin Sami (Gökçen) Bey’i, Fuat (Sirmen) Bey’i, Ruşen Eşref (Ünaydın) Bey’i ve Kazım (Özalp) Bey’i Çankaya’da akşam yemeğine davet etti. Latife Uşaklı Hanımefendi yemekleri hazırladı. Misafirler geldiğinde İcra Vekilleri heyeti tartışmaları sofrada devam etti. Mustafa Kemal Paşa etrafına bakarak kadehine iki kere kaşıkla vurdu.

Herkes pür dikkat ona bakıyordu. Mustafa Kemal Paşa:

-Efendiler! Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz. Dedi. Yemek sona erdiğinde ve herkes dağıldığında sadece İsmet Paşa ve Mustafa Kemal Paşa bir masanın etrafında kaldılar. Mustafa Kemal Paşa 1921 Anayasasında yönetim şeklini Cumhuriyet olarak değiştirdi ve şu maddeyi ekledi; “Hakimiyet b’ila kayd-u şart milletindir!” Hakimiyet artık milletindi. Millet artık Cumhurbaşkanını kendisi seçebilecek vekillerine karar verebilecek ve hatta devlet yönetiminde yer alabilecekti.

“Milli Mücadele döneminde bir uçak dahi bulamazken kendi pilotumuzu yetiştirip kendi uçağımızı üretmeye başladık”

Artık korku yoktu ve artık tek bir kişiye biat etmek yoktu. Bu Cumhuriyet millete Camilerini yeniden kazandırdı çünkü Mustafa Kemal Paşa verdiği emirle devlet gelirinden Yunanlıların harap ettiği Camileri tamir ettirdi. Bu Cumhuriyet kadınlara seçme ve seçilme hakkını verdi artık kadınlar da yönetimde söz sahibi olabilecek ve hatta milletvekili olabileceklerdi. Toplamda 46 tane fabrika kuruldu ve bu fabrikalarla üretim arttı. Milli Mücadele döneminde bir uçak dahi bulamazken kendi pilotumuzu yetiştirip kendi uçağımızı üretmeye başladık. Sonrasında Türk Hava Yolları kuruldu. Cumhuriyet halkımıza konuşmayı kendi hakkını savunmayı öğretti. Cumhuriyet belirli bir üstünlük sağladı. Biz Cumhuriyete elimiz cebimizde erişmedik biz buralara savaşlarla geldik bugün Atatürk’ü hiç kimse, hiç kimseyle karşılaştıramaz ve mukayese edemez. Atatürk’ün manevi evlatları vardı bu herkesçe bilinir. Ama bugüne baktığımızda onun kanını ve canını taşıyan yegane mirası olan Cumhuriyet’i yükseltmeye adayan evlatları olarak bizler varız. Ben İskenderun’un bağrından yazar olarak kopup İzmir’e geldim. Ben bu Cumhuriyet’e 2 makale, 3 kitap ve 30’dan fazla köşe yazısı ile bir kanal moderatörlüğü hediye ettim. Anacığımın ak sütü gibi helal-i hoş olsun. Bu yola;” Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır” sözüyle çıkmak lazım işte o zaman karşınızda kim olursa olsun onu tanımazsınız. Atatürk sadece bizlerin değil bütün dünyanın saygı duyduğu bir lider.

Cumhuriyet’i duyunca ayağa kalkmayan ülke var mı?

 

Bugün hangi ülke yoktur ki Cumhuriyet’i duyduğunda ayağa saygıyla kalkmasın. Şanla ve şerefle yüzüncü yıla eriştik şanımızı ve şerefimizi biz Türk gençleri olarak kimsenin ayaklar altına almasına izin vermeyeceğiz bu gayet açık bir durumdur. Tekrar söylemem gerekir ki Atatürk’ümüzün bu millet adına döktüğü kanı ve alın teri helaldir. Bugün buralara kadar gelmişsek onun ve silah arkadaşlarının sayesindedir. Ona düşmanlık edenler, ona alenen veyahut dolaylı yoldan dil uzatan meczuplar iyi bilmeliler ki onun arkasında kalemini ve kelamını silah olarak kullanabilecek Kuvva-i Milliye ruhunu ilelebet taşıyan bir güç vardır, bizler varız ve buradayız.

Başta Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygıyla anıyorum. Bu topraklar için kanını vermiş onun silah arkadaşı olan ve onun neferi olan şehitlerimizi unutmadığımızı şehit analarının bilmesini istiyorum. Bu Cumhuriyet milletiyle faziletle var oldu ve birileri istese de istemese de var olmaya devam edecek. Cumhuriyetimizin 100. Yaşı hepimizin 100. Yaşıdır Kutlu olsun.

“Ne Mutlu Türk’üm Diyene!”

 

UMUT MERİÇ BERBEROĞLU

 

KÖŞE YAZARLARI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
STM’DEN DUVAR ARKASI RADAR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
ÇiN UZAY HACMİNİ ARTIRIYOR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
DAĞIN KRALI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
TOPRAK ZAFERE SÜRÜYOR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
CAM ŞİŞE ATMA ORMANI YAKMA
GÜNLÜK HABER AKIŞI
SHENZHOU 15 YERYÜZÜNE DÖNDÜ
GÜNLÜK HABER AKIŞI
İSTANBUL PLAJLARI YAZA HAZIR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
HAYDİ GÖLDE BALIK TUTALIM…
GÜNLÜK HABER AKIŞI
RENK KODLU MARS HARİTASI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Bugün Dünya Yunus Günü!
GÜNLÜK HABER AKIŞI
YUNANİSTAN’DA TREN KAZASI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
RÖMORKÖR ALABORA OLDU
GÜNLÜK HABER AKIŞI
TÜRK GEMİSİ KARAYA OTURDU
GÜNLÜK HABER AKIŞI
EYT 1 YIL ERTELENEBİLİR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
ENGELLİLERİN ACI FERYATLARI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
YİNE SINIFTA KALDIK
GÜNLÜK HABER AKIŞI
SULAK ALANLARI ONARMA ZAMANI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Anneler Günü Kutlu Olsun

Copyright © 2024 Deniz Kartalı. Tüm Hakları Saklıdır.   |   Gizlilik Politikası