17 Ocak 1995 tarihinde Japonya’nın batısındaki yoğun nüfuslu Kansai Bölgesi’nin Kobe kentini vuran Büyük Hanşin Depremi’ni yaşayan bilim insanları 11 şehrimizde kayıplara yol açan depremin izlerini aramak için Türkiye’ye geldi. Japonya’da richter ölçeğine göre 7,2 büyüklüğündeki deprem sonucu 6 binden fazla insan hayatını kaybederken Kobe şehrinin altyapı şebekesi tamamen çökmüştü. Japon hükümetinin ulusal afet yönetimini değiştirdiği deprem sonucu dünyada ilk kez bir gökdelen yıkılmıştı. Ciddi kayıplara yol açan Kobe depremini yaşayan bilim insanları ve uzmanlardan oluşan Japon Heyeti, depremleri gözlemlemek için önce Kahramanmaraş’a gitti.
5 Japon uzman Türkiye’de
Kobe Belediyesi Yapı Denetim ve İmar İşleri Daire Başkanı Mr. Yukio Tanaka, Kobe Belediyesi Kriz Yönetim Merkezi Müdürü Mr. Masayoshi Nose, Mukogawa Women’s Üniversitesi Öğretim Üyeleri Prof. Tosu Shigeki, Prof. Yanagisawa Kazuhiko, Prof. Tagawa Hiroyuki ve Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Dündar, daha sonra Hatay’a geçerek ağır hasar görmüş binaları inceledi. Binaların yapım teknikleri ve dayanıklılığı üzerine görüşlerini sunan heyet daha sonra Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şirin Karadeniz’in de bulunduğu Deprem Afeti Risk Azaltma Çalıştayı ve Araştırma Programı’na katıldı.
BAU Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Dündar, “Bizim uzun yıllardan beri iş birliğimiz olan Japonya Mukogawa Women’s Üniversitesi ve oradaki çeşitli kamu kurum ve kuruluşları ile yürüttüğümüz bağlantılar neticesinde kendileri depremin hemen ardından ‘bu süreçte size nasıl katkı sağlayabiliriz’ diye sordular. Afete Dirençli Şehirler, Araştırma ve Uygulama Merkezi kurmak için danışmanlık yapmaları için onları davet ettik.” dedi.
“Doğanın yıkıcı etkisini ve büyüklüğünü yakından hissedebildim”
Mukogawa Women’s Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Yanagisawa Kazuhiko ise, “Türkiye’deki deprem bölgesinde doğanın yıkıcı etkisini ve doğanın büyüklüğünü yakından hissedebildim. Bu kadar yıkıcı olmasının sebebi yapısal sorunlar. Japonlar olarak doğanın nimetlerini iyi biliyoruz. Japonlar doğayla yaşamayı tercih etmiştir. Biz Japonlar, doğayla beraber nasıl yaşayabiliriz sorusunu düşünürüz. Depremi engellemek mümkün değil ama hazırlıklı olmalıyız ve nasıl hazırlıklar yapacağımız çok önemli” dedi.
“İhtiyaç duydukları alanlarda iş birliği yapabiliriz”
Kobe Belediyesi Yapı Denetim ve İmar İşleri Daire Başkanı Mr. Yukio Tanaka ise, “Kobe de büyük depreme hazırlıklı değildik. Burada da çarpıcı şekilde yıkımın büyüklüğünü hissettim. Benim dikkatimi çeken oradaki yerel yönetimdekilerin bundan sonra ne yapacağını kara kara düşünmesiydi. Kobe depreminden sonra toparlanmak 20 seneyi aldı. Hasar, birkaç şehirde ve büyük alanda olduğu için ne kadar sürede toparlanacağınızı tahmin bile edemiyorum. Fakat toparlanmak için merkez hükümet ve yerel yönetimin iş birliği yapması kesinlikle gerekiyor. ” şeklinde konuştu.
Sadako Sasaki’den günümüze gelen bin turnalı origami
Japon Heyeti, Mukogawa Üniversitesi öğrencileri tarafından yapılan bin turna kuşlu origamileri, Bahçeşehir Üniversitesi yetkililerine teslim etti. İkinci Dünya Savaşı’nı yaşamış Japon kız Sadako Sasaki tarafından yapılan ve Japonya tarihinde sembol haline gelen bin turna kuşlu origaminin hikayesi bilim insanlarını hüzünlendirdi. 1943 yılında Hiroşima’da doğan Sadako Sasaki, iki yaşındayken Misasa Köprüsü önündeki evinin yakınına atom bombası düşmesi sonucu ağır yaralandı. Annesiyle nükleer serpintiye yakalanan kız çocuğu, 11 yaşındayken Kasım 1954’te boynunun ve kulaklarının arkasındaki şişliklerle hastalandı.
Lösemi teşhisi konan 12 yaşındaki Sadako, Hiroşima Kızılhaç Hastanesi’nde tedavi görürken kağıt katlama sanatı olan origami ile ilgilendi. Kağıt katlayarak bin turna kuşu yaparsa iyileşeceği umuduyla ilaç ya da ambalaj kağıdıyla turnalar yapan çocuk, son isteği olan pirinçli çayı içtikten sonra 1955 yılında hayatını kaybetti. Sadako’nun yaptığı bin turnalı origami, bugün halen Japonya’nın en önemli dilek sembollerinden biri. Sadako’nun heykelinin bulunduğu Çocuk Barış Anıtı, bugün Hiroşima Barış Parkının içinde yer alıyor.