14 ARALIK 2009- MİLLİYET GAZETESİ/GÖKHAN KARAKAŞ
YERELİN İZİNDE
İklim değişikliğiyle birlikte ısınan deniz suyunun yanında aşırı ve bilinçsiz avlanma nedeniyle İstanbul’un en ünlü ve lezzetli balığı lüferin soyu tükenme tehlikesine girmişti. Bu nadide balığın soyunun tükendiği, bilimsel araştırmalar ışığında 14 Aralık 2009 tarihinde duyurulmuş ve büyük bir farkındalık oluşmuştu. Avlanma ve üreme boyu tartışmaları sürerken lüfer balığının korunması için yeni bir hareket başlatıldı. Tezgahlarda tanesi 400 TL’ye kadar çıkan 20 cm’den büyük lüferin coğrafi işaret alan ilk deniz ürünü olması için çabalar sürüyor. 2019 yılından beri süren çabalara Tarım ve Orman Bakanlığı’nın onay vermesi bekleniyor. Metro’nun Yerelin İzinde Projesi’ne katılan Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Dr. Öğretim Üyesi Ruhi Güler, lüferin 19’üncü yüzyıldan itibaren Osmanlı İmparatorluğu’na kültür ögesi olarak girdiğini söyledi.
Edebiyatta ve sanatta lüfer
Lüfer: Boğaziçi Şehrayini isimli kitabının yazarı Ruhi Güler, “Deniz ürünleri içinde en özel ilgiyi lüfer görür. Ahmed Midhat Efendi lüferi İstanbul’un kadimden kalma bir değeri olarak tanımlar. Ahmed Rasim ise ‘Lüfer sözünü duyup da bir nebze olsun dönüp bakmayacak İstanbullu farz edemem’ der. Mehmed Rauf’un Eylül ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur romanında yer alır. Tanpınar ayrıca lüfer bayramından bahseder. Ahmed Midhat Efendi’den Ahmed Rasim’e, Tanpınar’dan, Eşref Şefik’e, Yaşar Kemal’e kadar pek çok yazar lüfere dair yazı kaleme almıştır. 1926’da Ercümend Ekrem sevgilisini Boğaziçi’ne davet ederken lüferden bahseder. Sultan Abdülaziz ve II. Abdülhamit ile Sadrazamlar Said Halim Paşa ve Ahmet Muhtar Paşa, lüferden övgüyle bahseder. Şeyhülislam Prizade Sahip Efendi’nin de ilgisi biliniyor.” dedi.
Lüferin 24 cm’den küçük boyuttakini satmadıklarını söyleyen Metro Türkiye CEO’su Sinem Türüng, “Coğrafi İşaretli Ürünler projemiz, yerel değerlerimizi korumak ve onları uluslararası arenada tanıtmayı amaçlıyor. ‘Yerelin İzinde’ projemizle Türkiye’nin farklı coğrafyalarında, yerel ürünlerin izini sürüyoruz. Coğrafi işaret adayı lüferin 24 cm’den küçüğünü satmıyoruz. Biliyoruz ki yerli ürün sürdürülebilir olmazsa, Türk mutfağının sürdürülebilirliği söz konusu olamaz.’’ diye konuştu.
Coğrafi işareti hak eden ilk deniz ürünü
Türk mutfağının lüfer gibi yerel lezzetlerle gelişeceğini söyleyen Şef Şemsa Denizsel ise, ” Lüfer boğaz balıklarının en zorlu ve dişlisidir. Avlanmasının zorluğu onu makbül kılar ve lezzeti tartışılmaz. Soyu tükenen bu balığın sarıkanat ve çinekop gibi küçük boyutta avlamaması gerekli. Yumurtlama olgunluğuna 24 cm’e ulaştığını biliyoruz. Lüferin coğrafi işareti istanbul’a kazandırılmalı.” dedi.Lüferin İstanbul’un deniz kültüründe önemli bir yeri olduğunu söyleyen Güler, “İstanbul Boğazı’yla özdeşleşen lüferin coğrafi işarete kavuşması gerekli. Tüm denizlerimiz insanlığın kirletme kapasitesine karşı çaresiz. Lüferin küçük avlanması soyunun tükenmesine neden oluyor. Lüferin coğrafi işaret kazanmasıyla daha iyi korunacağını düşünüyorum.” dedi.