Amerikan propaganda makinesinin işleyişini bir yana bırakacak olursak uçanı, kaçanı ile süper kahramanlarımızın kimisi doğa üstü güçlerini, kimisi de ileri teknolojiyi kullanıp her macerada dünyayı ve insanlığı kurtarır ve sempatimizi hak ederler. Bir çoğu Hollywood un çok büyük bütçe ve üst düzey teknoloji ile beyaz perdede hayat bulan bu kahramanların karşısında, bizde imkanlar dahilinde geri kalmayarak 1982 yapımı, başrolünde Cüneyt Arkın’ın yer aldığı ‘’Dünyayı Kurtaran Adam’’ filmi ile süper kahraman işinde bizde varız dedik. Bugün kült sinema olarak adlandırılan filmle neredeyse meslek haline gelen Dünyayı kurtarma işine Türk milleti olarak bizde katkı sunduk.
Neredesin Süpermen?
Yaşadığımız dünya hızla değişti. 80 li yılların dünyasında çok da adını duymadığımız ya da o zamana kadar dünyanın pek de umursamadığı birçok yeni terim ve tehdit biz sıradan insanların hayatına girdi. Günün birinde ozon tabakası delindi diye bir haber tüm basın kanallarında konuşulmaya başlayınca, hepimiz nedir bu ozon tabakası diye birbirimize sormaya başladık. Sonra olaylar baş döndürücü bir şekilde hızlandı küresel ısınma ve küresel ısınma kaynaklı birçok sorun peş peşe gündeme girdi. Hızla yok olan türler, elnino, mercanların beyazlaması, karbon salınımı, kuraklık, açlık, tatlı su sorunları vs. ve fark ettik ki evimiz yani Dünya ölüyor. Peki biz ne yapıyorduk? Petrol, para ve güç için birbirimizi öldürmekle o kadar meşguldük ki, farkına bile varamadık. Bizi uyarmaya çalışan bilim adamlarının sesleri bomba sesleri ve hamasi siyasal nutukların arasında çok cılız kalmıştı. Ne zaman ki etkiler görülmeye başlandı hala inkar yada umursamazlığımıza devam etmeyi tercih ettik ve artık durum öyle bir hal aldı ki ne inkar ne de umursamazlık gözümüze giren parmağı engellemeye yetmez oldu. Dünyayı her zaman kötülükten kurtaran süper güçlü bir kahramanlara tamda ihtiyaç duyduğumuz zaman gelmişti. Bazıları mehdi ya da mesih bekliyor, bazıları devlet başkanlarından,siyasetten medet umarken, çoğunluk ise teknolojiden haberler bekler oldu. Ama dünyayı kurtarma işini meslek haline getirmiş süper kahramanlarımız neredeler? İşte tam Süpermen’e ihtiyaç duyduğumuz bir zaman, Gotham geceleri Batman in ışıklı çağrısı ile aydınlanıyor, Avengers dan bir ses bekliyoruz, ama cevap yok.
Peki sen neredesin Süpermen?
Sırada insanın Süper Kahramana dönüşümü
Son birkaç aydır hayatımızı alt üst eden Corona Covid 19 virüsü ile mücadelemizde artık bir bakış açısının insanlığı iyice yönlendirdiğini gördük. Dünyamızın sorunları artık tekbir kişinin, kurumun ya da devletin çözemeyeceği bir noktaya ulaşmış durumda. Ekonomik ya da teknolojik gücünüz ne kadar fazla olursa olsun bağımsız hareket eden tekbir güç çözümün değil, ancak sorunun parçası oluyor. Tüm insanlık aynı istikamette hareket etmezse sorun çözülmüyor. Tek bir çözüm yolu var, o da bu sorunların tüm insanlık bireylerinin dahil olduğu bir sistemle çözülebileceği gerçeği. Bunun da başlangıcı farkında olmak ve umursamakla başlıyor. Bundan sonrası daha kolay çünkü zihinde başlayan farkındalığı eyleme dönüştürmek daha kolay. Artık hepimiz birer süper kahraman olmak ve dünyayı kurtarmak misyonunu kendimize görev bilmek zorundayız. Zorundayız çünkü kişisel kurtuluş diye bir şey yok. Yani bana dokunmayan yılan bin yaşasın dönemi son bulalı çok oldu.
Peki sıradan insan nasıl süper kahramana dönüşüp dünyayı nasıl kurtaracak? Tabi ki daha az tüketerek. Birey olarak yapabileceğimiz o kadar çok şey var ki tahmin bile edemezsiniz. Bu hareketlerin anlam kazanması ise ancak tüm toplumun katılımı ile mümkün. Devlet otoritelerinin gücü bile bu noktada bizlerin kişisel insiyatifimizin yanına ulaşamaz. İhtiyacımız kadarını doğadan alıp, doğayı daha az sömürüp daha az atık yaratmayı yaşam tarzı haline getirmek zorundayız. Suyu daha az kullanacağız, arabalarımıza daha az bineceğiz, et tüketimini azaltacağız, plastikten uzak duracağız, hatta yediğimiz cipsin yapıldığı palm yağının yasal ormanlardan gelip gelmediğini bile sorgulayacağız. Bizim tercihlerimiz yönetenlerin ve sanayilerinde kendini bu çizgiye taşımalarına zorlayacak. Bunları yapmak ve yaşam tarzı haline getirmek ne kadar zor? Aslında hiç zor değil. En basiti evlerimizde yıkanırken, ortalama min 150 Lt su harcıyoruz, oysa ki aynı temizlik seviyesine ulaşmak için ihtiyacımız olan su miktarı sadece 10 Lt. Su çeşmeden sonsuz bir kaynaktan geliyormuşçasına devamlı aktığından bolca kullanıyoruz. Karavanda sınırlı miktarda suyum olduğundan daha dikkatli harcamak zorunda kalınca bu gerçeği farkettim. Eve gelen su faturalarında genellikle kaç TL ödeyeceğime bakardım, aslında bakmam gereken şeyin kaç Lt su tükettiğim olduğunun farkına vardım. 1 m3 suyun ağırlığı 1 ton yapıyor. Faturalarınıza birde bu gözle bakın ve her ay kaç ton su tükettiğinize ve bu kadar su ile yapılabilecek alternatif üretimleri hayal etmeye çalışın. Göreceksiniz ki; tüketimimiz devasa boyutlarda ve doğanın bunu karşılaması artık mümkün değil.
Bu şekilde yaşamaya alışmak bilinç, eğitim vs meselesini aşalı artık çok zaman oldu. Elbette bu yaklaşımlar her zaman geçerli olacak ama öne geçen kelime artık zorunluluk.Hepimiz dünyayı kurtaran adamlar, kadınlar, çocuklar, süper kahramanlar olmak zorundayız. Dünyamızı kurtarmanın başka yolu yok.
Hollywood ‘un Süper Kahramanlarını boşver, bizim gerçek bir kahramanımız var
Ne kadar çok sevsek de süper kahramanlar ancak hayal dünyasında varlar. Keşke gerçekte de var olsalardı ve dünyamızı kolayca kurtarsalardı. Ama bizim millet olarak bir şansımız var. Gerçek dünyada bir KAHRAMAN a sahibiz. Hem de öyle bir kahraman ki milletini, ülkesini kurtarmakla kalmayıp, ışığı tüm mazlum milletleri aydınlattı. Sadece günü değil, geleceği de şekillendirdi. Bugün yine onu dinlersek ne demek isteğim daha iyi anlaşılacaktır.
‘’Eğer ülkeni kurtaracak bir lider beklemekteysen, ben size hiçbir şey öğretememişim demektir.’’
Mustafa Kemal ATATÜRK
Sağlıklı günlerde yeniden birlikte olmak üzere,şimdilik hoşçakalınız.
Uğur Korkmaz
Instagram : karavanda1adam
Email :ukorkmaz1429@gmail.com