İKİ ÜLKEYİ SAVAŞA ÇAĞIRAN KAYALIKLAR

25 Aralık 1995 günü Figen Akat adlı Türk gemisinin Ege Denizi’nin güneyinde ki Kardak Kayalıkları’nda karaya oturmasının ardından Türkiye ile Yunanistan’ı savaşın eşiğine getiren kriz 31 Ocak 1996 günü Türk SAT komandolarının adaya Türk bayrağı dikmesini getirmişti. 29-30-31 Ocak tarihlerindeki 44 saatlik gerginlik iki ülkeyi savaşın eşiğine getirirken, SAT komandolarının operasyon yapmasını sağlayan 7 gemilik Türk filosundaki 2 hücumbotun komutanı yaşadıklarını anlattı. Aksaz Deniz Üs Komutanlığı’ndan görevlendirilen TCG Fırtına’nın komutanı (E) Albay Ahmet Yüceyavuz, hücumbotların küçük olmasına rağmen yüksek sürat, manevra yeteneği ve etkin ateş gücüyle sürpriz etki yaparatabildiği bu yönüyle denizin akıncıları olduğunu söyledi. 37 günlük kriz sürecinde görev alan diğer hücumbot Deniz Kurmay Kıdemli Binbaşı Erhan Akporay’ın komutasındaki TCG Gurbet’ti.

“Belimde silahımla hücumbota komuta ettim”

Yüceyavuz, ” Aksaz Deniz Üssü’nün Kardak’a yakınlığı bize büyük avantaj sağlıyordu. Aksaz’dan gelen emirle Kardak bölgesine giderken ön keşif yaptık. TCG Yavuz’un hava savunma harbiyle hava sahasına giren dost ve düşman hava unsurlarını önceden öğreniyorduk. Biz yoldayken Yunan gemileri de hareketlendi. En yüksek seviyede harbe hazırdık. Belimde silahım vardı. TCG Yavuz’un ikinci komutanı rahmetli Albay Şener Kır, ‘Bakıyorum cenk için tam teçhizat hazırsın’ diye takıldı. Yavuz’un ve Fırtına’nın 76 ve 62 mm topları atışa hazırdı. İleri harekata geçtik. Biz tam teçhizatla harbe hazırken, Yunan tarafında bu hazırlığı göremedim. Onların hazırlıksızlığını görünce moral ve motivasyon üstünlüğünün bizde olduğunu anladım. ” dedi.

Hücumbotların Kızılderili Dansı

Albay Yüceyavuz, “Süratle Yunan gemilerinin arasına daldık. Hızla kardak etrafında dolaşırken sahile çok yakın Yunan askerlerini gördük. Yüksek süratle hücumbotçu tabiriyle ‘Kızılderili dansı’na başladık. Yaptığımız dalgalar, adadaki Yunan timlerini ıslattı. Verilen emirle HS Temistokles fırkateynini engelemek için harekete geçtik. Fırsat buldukça kızılderili dansını sürdürdük. Oluşturduğumuz dalga küçük Yunan gemilerinin adaya yaklaşmasını engelliyordu. Yunan gemileriyle mesafemiz 3-4 metreye kadar düşüyor, çarpışma riski yaşıyorduk. SAT timlerini adaya götüren TCSG 62’ye doğru iki yunan hücumbotu hareketlendi. Hızla üzerlerine yaklaştık, agrasif manevralarla aralarına girdik. Biranda ters yöne dönünce Yunan hücumbotları bizi takibe başladı, işte harekatın kader anı buydu! Dikkatlerini üzerimize çekmeyi başarmıştık, SAT timinin bizde olduğunu düşünmüşlerdi. SAT timinin adaya çıktığını öğrenince rahatladık. kardak’ta gerçek bir hücumbot harekatı yaşadık. Hedeflerimizi 76 ve 62 mm topla ateş altına alabilirdik. Sabaha kadar ellerimiz tetikte bekledik. Kardak krizi, deniz hak ve menfeatlerimizi savunmadaki kararlılığımız açısından çok önemlidir. Söz konusu iki küçük ada değildir. ” dedi.

Ders almamız gerekiyor

37 gün süren Kardak krizini yorumlayan Emekli kurmay Albay Bora Serdar ise, Türkiye’nin gösterdiği kararlılığın zafere dönüştüğünü vurguladı. Serdar, ” Uygulanan zorlayıcı diplomasi stratejisiyle Türkiye, Megali İdea’ya dayalı Ege politikası takip eden Yunanistan’a karşı kazanmıştır. Kıbrıs harekâtından sonra inisiyatif kullandığımız ve başarıyla sonuçlandırdığımız tek harekât Kardak’tır. Türkiye’nin, Ege’deki deniz jeopolitiği açısından en önemli kırılma noktası olan Kardak Krizi, sadece EGAYDAAK( Egemenliği Andlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar) konusunu gün yüzüne taşımamış daha önemlisi, Ege’deki hak ve menfaatlerimizi daha dikkatli incelememiz ve savunmamız gerektiği konusunda bizlere ders vermiştir.” dedi.