Deniz Kartalı

ATATÜRK’ÜN TEK ERKEK EVLATLIĞI ABDURRAHİM TUNÇAK

Mustafa Kemal Atatürk’ün özel hayatında önemli bir yer teşkil eden, manevi evlatları arasında belki de en önemlilerinden Abdürrahim Tuncak. Zübeyde Hanım’ın elinde büyüyen Tuncak, sadece Mustafa Kemal’in değil Zübeyde Hanım’ın ve Makbule Hanım’ın da hayatında önemli bir yer edinmiştir. Bunu daha iyi anlayabilmek için, Behçet Uz ve Zübeyde hanım ile arasında geçen diyaloğa göz atalım.

“Güler yüzlü, metal çerçeveli gözlüklü, beyaz saçlı, benim boyumda-Behçet Uz kendi boyuyla kıyaslıyor- başörtülü, Selanik şivesiyle güzel Türkçe konuşan, ilk görüşte herkese saygı telkin eden Zübeyde Hanım Efendi, kendisi hasta olduğu halde, hep yanındaki küçük bir erkek çocuğuyla ilgileniyordu. 6-7 ay kadar Zübeyde Hanım ve üzerine titrediği bu oğlanla hep ilgilendim… Beni 3 defa Gazi Paşa’nın Başyaveri Salih Bey aradı. Zübeyde Hanım ve yanındaki oğlanı sordu. Yazılı rapor istedi, yazdım” demektedir.

Yukarıda bahsi geçen erkek çocuğu Abdürrahim Tuncak‘tır.

ATATÜRK’ÜN TEK ERKEK EVLATLIĞI ABDURRAHİM TUNÇAK
1Çay1Tarih( serkanilhan934@gmail.com )
138 views
25 Şubat 2024 - 12:40

DİYARBAKIR’DA DOĞDU AVRUPA’DA TÜRKİYE’Yİ TEMSİL ETTİ

Aslen Diyarbakırlı olan ve henüz 8 yaşında iken 1916 yılında Osmanlı-Rus Savaşı sırasında ailesini kaybeden Atatürk’ün manevi oğlu Abdürrahim tuncak  1908 tarihinde hayata gözlerini açtı. Mustafa Kemâl Atatürk’ün, Kafkas Cephesinde 2. Ordu Komutanlığına vekâleten atanması ve komutanlığında Bitlis ile Muş illerini Rus işgalinden kurtarması sonrasında, kendisine aile bireyleri savaşta ölen öksüz ve yetimlerden bahsedilmişti. Bunlardan birisi de 8 yaşındaki Diyarbakırlı Abdürrahim idi.

Atatürk tarafından Akaretlerdeki eve getirildiğinde kendi ifadesiyle üç yaşında olan Tuncak Atatürk’ün  Zübeyde Hanım’a, “Bu çocuğu biz büyütelim. Bu çocuk bizim çocuğumuz olsun” diyerek yanına bıraktığı Tuncak’ı, Zübeyde hanım bir süre önce kaybettiği ve acısını unutamadığı kızı Naciye’nin yerine koyarak. “Naciye’min erkeciği” diyerek sevmiş ve kollamıştır.

Mustafa Kemal’in çok yakınında bulunmasına rağmen hiç şımarmayan aksine o mütevazi tavrı ile Paşa’ya yakışır bir terbiyeyle  yetiştirilen Tunçak bu ailenin en acı ve en mutlu günlerinde bulunma şerefine ermiştir. Abdürrahim Tuncak nüfus kütük kayıtlarına göre, 1908 yılında Diyarbakır’da doğmuş ve Atatürk tarafından İstanbul’a getirtilmiştir.

Abdürrahim Tuncak’ın babası, ALÎ, annesi HAVVA olarak gösterilmektedir.

Gerçek anne ve babasını hiçbir zaman öğrenememiş, röportajlarında şu bilgiyi aktarmıştır, “Rivayete göre babam bir memurmuş. Tayin edildiği Diyarbakır’da annemi akrep sokmuş. Annem ölmüş. Babam beni İstanbul’a getirmiş ve hemen arkasından askere alınmış, cepheye gönderilmiş. Bir daha dönmemiş. Haberi de gelmemiş.”

“Annem olarak kabul ettiğim Zübeyde Hanım’ı, Halam Makbule Hanım’ı, bir de Paşamızı tanıdım.”

 

Kendisi ile yapılan röportajda ise Tuncak şöyle demekte; “Ben ana da bilmem, baba da bilmem. Kendimi bildiğimde, annem olarak kabul ettiğim Zübeyde Hanım’ı, Halam Makbule Hanım’ı, bir de Paşamızı tanıdım. Benim ailem, bu aileydi. Ben kendimi bu ailenin çocuğu olarak kabul ettim ve hep de öyle kaldım. Gerçek annemin ve babam kim olduğunu asla öğrenemedim. Kesin olarak bildiğim, üç yaşındayken Mustafa Kemal Paşa’nın evinde olduğumdur. Beşiktaş da, Akaretlerdeki evimizdeydik. Evde annem (Zübeyde Hanım), Makbule Halam ve Mustafa Kemal Paşa ile birlikteydim” demektedir.

Abdürrahim Tuncak’ın Eğitimi

Mustafa Kemal Atatürk, Tunçak’ın eğitimiyle de yakından ilgilenmiştir. İlk öğrenimini Çankaya’ da tamamladıktan sonra, İzmir’e gönderilerek, İzmir Mithat Paşa Sanat okuluna kaydedildi. Atatürk’ün, özellikle Elektrik mühendisi olması yolundaki gayretleriyle son olarak Berlin’e gönderilecektir o günlere ilişkin anılarını Tuncak şöyle anlatmaktadır; “Okulun tatil günlerinde, beni imtihan ederdi. Önce okulda neleri öğrendiğimi sorar, sonra da O konularda sorular sorardı.

Bunun dışında her akşam, Fikriye hanımla otururken beni yanına çağırır, O gün okulda ne yaptığımı sorar, dersleri anlayıp anlamadığımı öğrenmek isterdi ilkokul üçüncü sınıfta olduğum yıldı. Eve karnemi getirdim. Notlarım çok yüksekti. Mustafa Kemal Paşa, her zaman ki dikkatiyle karnemi de inceledi. Notlarım çok yüksek olmasını yadırgamış. Bana belli etmedi ama bu konudaki kuşkusunu daha sonra Fikriye Hanım’a söylemiş. Fikriye hanım bir gün beni köşeye çekti; “Paşa senden şüphelendi, Abdurrahim”dedi. “Notlarının bu kadar yüksek olması, onun dikkatini çekti. Hatta Mahmut Bey’e (Soydan) de söyledi, bu kuşkusunu; Abdürrahim bizim çocuğumuz diye acaba iltimas mı ettiler? diye sordu. Mahmut Bey’de, senin hocan Tahsin Bey’e gidip konuşabileceğini ve senin okul durumunun gerçekte nasıl olduğunu öğrenebileceğini söyledi. Paşa da ona bu iş için izin verdi.

Fikriye Hanım’ın bu sözleri karşısında şaşırdığımı bugün bile hatırlıyorum Mahmut Bey ertesi gün hocam Tahsin Bey’le görüşmüş Tahsin Bey ona, benim çok iyi bir öğrenci olduğumu söylemiş. “Kendisine kesin surette iltimas yapılmış değildir” demiş. Mahmut Bey bu konuşmayı nakledince Paşa çok memnun olmuş.

“Ortada bir iltimas meselesi olmamasına memnun olduğum kadar, Abdürrahim’in böyle yüksek notları hak ederek alması karşısında da memnun oldum” demiş. Bu konuşmayı bana Fikriye hanım nakletti. O bana bunları naklederken, en az Mustafa Kemal Paşa’nın duyduğu memnuniyeti kadar memnuniyet duyuyordu.

Abdürrahim Tuncak’ın rotası, Atatürk’ün talimatı üzerine değiştirildi

Atatürk Abdürrahim Tuncak’ın mühendis olmasını istiyordu. Bu nedenle onu Fransa’ya, Grenoble Üniversitesi’ne göndermeye karar verdi. Fakat Fransa’ya gitmeden önce Fransızca öğrenmesi, üniversiteye girmeden önce de matematik bilgisinin güçlendirilmesi gerektiğine inanıyordu. Abdürrahim’i İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Muhittin Üstündağ’a gönderdi. İETT’nin O dönemindeki Belçikalı Genel Müdürü Hansens, bir yıl süreyle Abdürrahim Tuncak’a hem Fransızca, hem matematik dersleri vermekle yetinmedi, elektrik mühendisi olarak yetiştirilmesi istenilen bu gence ayrıca Silahtar ağa Elektrik Fabrikası’nda staj yapabilme olanağı da sağlandı. Grenoble Üniversitesi’nde derslere başlamaya hazır duruma geldiği ve Fransa’ya gitmek üzere olduğu bir anda Abdürrahim Tuncak’ın rotası, Atatürk’ün talimatı üzerine değiştirildi.

Fransa’nın, Türkiye’yi de ilgilendiren bir siyasal konudaki tutumuna sinirlenen Atatürk, Abdürrahim’i Fransa’ya göndermekten vaz geçmiş, onu Almanya’ya göndermeye karar vermişti .Abdürrahim bu kez, Almanca derslerine başladı ve ikinci yabancı dili, üniversitede dersleri izleyebilecek denli öğrendikten sonra Almanya’ya doğru yola çıktı. Mustafa Kemal Paşa; onu yakın silah arkadaşı olan Berlin Büyükelçisi Kemalettin Sami Paşa’ya gönderiyordu. Berlin Teknik Üniversitesinde okuduğu yıllarda Abdürrahim’in tüm gereksinimi, bizzat Mustafa Kemal tarafından Kemalettin Sami Paşa’ya gönderilen paralarla karşılandı

Mustafa Kemal Paşa bu arada birde Soyadı gönderdi Abdürrahim’e. Türkiye’de Soyadı yasası yürürlüğe girince Atatürk, tarihteki Türk komutanlarından Tuncak’ın adını Abdürrahim için soyadı olarak seçti. Abdürrahim adıyla girdiği Berlin Teknik Üniversitesi, Elektrik Fakültesi’nde soyadıyla mezun olan Abdürrahim Tuncak 1937 yılında Türkiye’ye dönmeden önce Atatürk’e bir hizmette daha bulundu. Atatürk’ün rahatsızlığı sırasında kullanılmak üzere Savarona yatını satın almak üzere Almanya’ya gelen Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri ve Mustafa Kemal Atatürk’ün “Umumi Vekili” Hasan Rıza Soyak’a Savarona’nın alınması görüşmelerinde tercümanlık yaptı.

Hakkında yazılı eser olmaması büyük kayıp

Abdürrahim Tuncak, bütün hayatı boyunca bu mütevazı tavrını sürdürmüştür. Yaptığımız araştırmalar esnasında da bizzat şahit olduğumuz bu tavrı, nasıl bir eğitimden ve geçtiğinin işaretlerini bize vermektedir. Hakkında yayınlanmış olan bir kitap bulunmuyor.

Türkiye’ye döndükten sonra AEG firması tarafından işletilen Ankara Elektrik, Gaz ve Otobüs İşletmesi EGO’nda elektrik mühendisi olarak çalışmaya başladı; emekli olana kadar aynı işyerinde görev yaptı. Gazeteci Mete Akyol’la beş aylık görüşme sonucunda hazırlanan ve UNESCO’nun Atatürk Yılı ilan ettiği 1981 yılında Milliyet gazetesinde 15 günlük bir dizi olarak yayımlanan röportajı ile Atatürk ile ilgili anılarını kamuoyu ile paylaştı. 13 Ağustos 1998’de, 90 yaşında iken vefat etti; cenazesi İstanbul’da Ortaköy Mezarlığı’na defnedildi.

 

 

 

 

 

KÖŞE YAZARLARI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
STM’DEN DUVAR ARKASI RADAR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
ÇiN UZAY HACMİNİ ARTIRIYOR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
DAĞIN KRALI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
TOPRAK ZAFERE SÜRÜYOR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
CAM ŞİŞE ATMA ORMANI YAKMA
GÜNLÜK HABER AKIŞI
SHENZHOU 15 YERYÜZÜNE DÖNDÜ
GÜNLÜK HABER AKIŞI
İSTANBUL PLAJLARI YAZA HAZIR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
HAYDİ GÖLDE BALIK TUTALIM…
GÜNLÜK HABER AKIŞI
RENK KODLU MARS HARİTASI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Bugün Dünya Yunus Günü!
GÜNLÜK HABER AKIŞI
YUNANİSTAN’DA TREN KAZASI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
RÖMORKÖR ALABORA OLDU
GÜNLÜK HABER AKIŞI
TÜRK GEMİSİ KARAYA OTURDU
GÜNLÜK HABER AKIŞI
EYT 1 YIL ERTELENEBİLİR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
ENGELLİLERİN ACI FERYATLARI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
YİNE SINIFTA KALDIK
GÜNLÜK HABER AKIŞI
SULAK ALANLARI ONARMA ZAMANI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Anneler Günü Kutlu Olsun

Copyright © 2024 Deniz Kartalı. Tüm Hakları Saklıdır.   |   Gizlilik Politikası