Deniz Kartalı

Deniz Kuvvetleri’ne 3 Oramiral

Değerli okurlar, bu yazıyı geçen haftaki yazımın devamı gibi okuyabilirsiniz.

Yunanistan’ın Ege’deki karasularını 12 mile çıkarmak istediği bir sır değil. Onlarca yıldır bu rüyayla uyuyup uyanıyorlar. Türkiye, bu ham hayalin savaş sebebi olacağını TBMM’de 8 Haziran 1995 tarihinde aldığı kararla bütün dünyaya ilan etmiş ve kararlı duruşunu göstermiştir.
Geçtiğimiz aylarda Yunan Başbakanı yaptığı açıklamada İyon Denizi’nde kıta sahanlığını 12 mile çıkaracaklarını söyledi. Bu bizi ilgilendiren bir konu değildir; sahildar olan ülkelerle kendi aralarındadır. Fakat daha sonra parlamentolarında Ege’de de kıta sahanlığını 12 mil yapacaklarını söyledi ve gafil Yunan milletvekilleri de kendisini alkışladı! En son yaptıkları ise tam anlamıyla bir tahriktir: Kaş’tan 2 km uzakta ve yüzme mesafesinde olan Meis adasına asker çıkardılar! Bunu askerî araçlarla yapmaya cesaretleri olmadığından da feribotla ve turistlerin arasında bu askerleri taşıdılar! Bu gayri ciddi devletin şımarıklığı kendi gücünden değil, ABD ve AB’ye güvenmesinden kaynaklanmaktadır. Son yaptığı anlaşmalarla ülke yönetimini tamamen ABD’nin eline veren Yunanistan; gücünün, kabiliyetinin ve potansiyelinin çok ilerisinde hırslara sahiptir. Hırsı; akıl ve mantığının çok ilerisinde, Türkiye saplantısı olan ciddiyetsiz bir devlet durumundadır.
***

Deniz Kuvvetleri’ne 3 Oramiral
Çımariva - Mehmet Semih Nane( mehmetsemihnane@gmail.com )
1.260 views
27 Şubat 2022 - 13:11

Yunanistan ve “şer ittifakı” ortağı olan ABD, İsrail, AB ve GKRY Doğu Akdeniz ve Ege’de tahriklerde bulunmakta ve haklarımızı gaspetmeye çalışmaktadır. Diplomasinin yanı sıra, bu yaptıklarını önleyecek ve yüksek millî menfaatlerimizi koruyacak en önemli gücümüz ve teminatımız, kahraman Türk Deniz Kuvvetleri’dir. Donanmamız hepimize büyük bir güven vererek görevini en iyi şekilde yapmaktadır.

Allah hepsini korusun; yolları ve bahtları açık, denizleri sakin, pruvaları neta olsun.

***

Aşağıda dile getireceğim konuyu geçen hafta kaleme aldığım “Denizci Genelkurmay Başkanı” isimli makalemde yazmıştım. Tekrar dikkatlere sunmak istiyorum.

Denizci Genelkurmay Başkanı

Cumhuriyet tarihimizde bugüne kadar karacılar dışında sadece 2 defa Hava Kuvvetleri’nden bir general Genelkurmay II. Başkanlığı görevine getirilmiş, hiçbir denizciye yani amirale bu görev verilmemiştir.
(Bir orgeneral ve bir korgeneral olan bu havacı komutanlar 1960 ve 1993 yıllarında bu göreve getirilmişlerdir.)

Şu anda II. Başkanlık görevi karacı bir Orgeneralimizdedir. İçinde bulunduğumuz nazik şartlarda bir Oramiralimizin bu göreve getirilmesi bir ilk olması itibarıyla dünya kamuoyuna etkili bir mesaj olacaktır.
En az bunun kadar önemli olarak da, hain kumpas davalarda ağır yara alan ve çok şükür kendisini kısa zamanda toparlayan Türk Deniz Kuvvetleri’ne de önemli bir moral destek verilmiş olacaktır.

​​​​​​​Bu adımdan bir sonraki adım, muhakkak denizci bir genelkurmay başkanı tayininin yapılmasıdır. Şu an itibarı ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın 2 “Or” kadrosu vardır. Bu kadroların 3’e çıkarılması çok ciddi olarak değerlendirilmelidir. Gelişen ihtiyaca göre bu sayının 4’e yükseltmesi ihtimali de gözlerden uzak tutulmamalıdır.

​​​​​​​Türk Deniz Kuvvetleri’nin eriştiği harp gücü, büyümesini devam ettirmesi, millî gemi ve silah üretebilme kabiliyeti, bölgesinde sağladığı etkinlik ve personel sayısına bakıldığında, “3 Or” kadrosunun gerçekçi bir ihtiyaç olduğu görülecektir. Aynı anda Genelkurmay Başkanı ve II. Başkan’ın denizci olması hususunda aklında soru işareti olan varsa şu cevabı vermek isterim: Tam 1 asırdır karacılar bu görevleri yapmadı mı?

Genelkurmay Başkanlığı sonraki dönemlerde el değiştirdiğinde, “3 Or” kadrosu muhakkak muhafaza edilmeli, bu görevin tekrarlayan biçimde bir Oramirale verileceği hususu akıllardan çıkarılmamalıdır.

***

(Hafızaları tazelemek isterim: Kumpas davalarından sonra Deniz Kuvvetleri’ndeki toparlanma sürecinin kısa olması, hepsi de sahte davalarla zindana atılan komutanların kurdukları sağlam temeller sayesinde olabilmiştir. Unutmayalım ki AB’nin 2009 ‘İlerleme Raporu’nda Türk Deniz Kuvvetleri’nden şikâyet ediliyordu. Ve hemen akabinde hain kumpasla Atatürkçü, vatansever ve en başarılı subay ve amiraller 3,5-4 sene zindana atıldılar ve üniformalarından koparıldılar. Bu kurmayların ve amirallerin hemen hepsi de Deniz Kuvvetleri Komutanı olma kalite ve yetkinliğine sahip subaylardı. Tüm bu saygın, şerefli, ve değerli komutanlarımızı saygıyla yad ediyorum.)

***

Bu konuda tek bir örnek vermek isterim: Amiral Cem Gürdeniz, “Mavi Vatan” kavramının yaratıcısı ve bu konuda kitaplar yazan bir amiral olarak, bu millî konuyu hem kamuoyuna hem de devlet politikasına mal eden bir büyük değerdir. Diğer hizmetleri dışında, bu yaptığı vatan görevi bile adını sonsuza kadar tarihin iftihar sayfalarına kaydetmiştir.

Tam da burada, yapılan alçaklıklara bünyeleri ölümcül bir rahatsızlıkla tepki veren ve erken yaşlarda bizlere veda eden üç saygın ‘insanı’, fevkalade değerli amiralimizi de hatırlatmak isterim: Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak yaptığı sayısız vatan görevi dışında, MİLGEM’le yarattığı destansı başarı bile bütün bir ömre yetecek bir vatan hizmeti olan Oramiral Özden Örnek ve Türk Deniz Kuvvetleri’nin mümtaz amirallerinden Tümamiral Soner Polat ile Tuğamiral Cem Aziz Çakmak’ı derin bir saygı ile anmak isterim.

***

Bildiğim kadarıyla Deniz Kuvvetleri’nden ve devlet hizmetinden koparılan fevkalade iyi yetişmiş ve donanımlı amirallerimizin engin bilgi, birikim ve tecrübelerinden devletimiz yararlanmıyor. Devlet namına bu istifadenin sağlanmaması, bu ‘yetişmiş insan israfı’ beni tek kelimeyle üzüntüye boğuyor.
Ah! Ne büyük ziyan…

***

Değerli okurlar, ben asker değilim. Askerî uzman hiç değilim. Düşünmeye çalışan sade bir Türk vatandaşı olarak bu konulara kafa yoruyor ve öneriler getiriyorum. Katılan olur, katılmayan olur. Amacım bu konuları kamuoyunun dikkatine sunmak ve üzerinde düşünülüp tartışılmasını sağlamak.

***

Bitirirken: Son olarak, bir Mersinli olarak, Mersin’i yönetenlere hatırlatmayı görev biliyorum: Denizlerimizde bu gelişmeler yaşanırken, Doğu Akdeniz fokur fokur kaynarken ve Mersin’in bu konuda çok yakın bir gelecekte her anlamda çok önemli millî görevler yükleneceği artık kesinleşmişken, Mersin’in denizcileşmesi çok daha önemli hâle gelmiştir. Büyükşehir belediyesi bünyesinde Denizcilik Daire Başkanlığı kurulması artık elzemdir.

Buradan İstanbul, İzmir ve Antalya büyükşehir belediyelerine de aynı çağrıyı yapıyorum.

***

Mersinlilere Not: Değerli hemşehrilerim, ‘fikrî takip’ yapmanın çok önemli olduğuna inanıyorum. Mersin’in denizcileşmesi konusunda 3 yıldır yazıyorum, konuşuyorum, anlatıyorum. Bu konuda sürdürdüğüm fikrî takibe devam edeceğimi teyiden bildirmek istiyorum.

MEHMET SEMİH NANE

KÖŞE YAZARLARI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
STM’DEN DUVAR ARKASI RADAR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
ÇiN UZAY HACMİNİ ARTIRIYOR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
DAĞIN KRALI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
TOPRAK ZAFERE SÜRÜYOR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
CAM ŞİŞE ATMA ORMANI YAKMA
GÜNLÜK HABER AKIŞI
SHENZHOU 15 YERYÜZÜNE DÖNDÜ
GÜNLÜK HABER AKIŞI
İSTANBUL PLAJLARI YAZA HAZIR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
HAYDİ GÖLDE BALIK TUTALIM…
GÜNLÜK HABER AKIŞI
RENK KODLU MARS HARİTASI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Bugün Dünya Yunus Günü!
GÜNLÜK HABER AKIŞI
YUNANİSTAN’DA TREN KAZASI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
RÖMORKÖR ALABORA OLDU
GÜNLÜK HABER AKIŞI
TÜRK GEMİSİ KARAYA OTURDU
GÜNLÜK HABER AKIŞI
EYT 1 YIL ERTELENEBİLİR
GÜNLÜK HABER AKIŞI
ENGELLİLERİN ACI FERYATLARI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
YİNE SINIFTA KALDIK
GÜNLÜK HABER AKIŞI
SULAK ALANLARI ONARMA ZAMANI
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Anneler Günü Kutlu Olsun

Copyright © 2024 Deniz Kartalı. Tüm Hakları Saklıdır.   |   Gizlilik Politikası