Gelişen teknolojiyle yok olma tehlikesindeki mesleklerden süngerciliğin son temsilcisi Bodrumlu Mehmet Baş gerçek anlamda yaşayan bir kültür mirası taşıyıcısı. Kimi zaman Halikarnas Balıkçısı’nın dizeleriyle seslenir Bodrum Şan Tepesi’nden, kimi zaman yanına gelenlere deniz kızlarının yoldaşlığını şiirsel bir duygu yüküyle anlatır. Anadolu bilgeliğinin nelere kadir olduğunu teknesi Küheylan’ın güvertesinde canlandırırken şunu düşündürür insana…
Kim demiş Türkiye’nin filozofu yok…
İşte karşımda duruyor modern çağın dünya insanı…
Çünkü kurduğu cümleler, binyıllardır aromatik kekik kokusuyla keskin iyot kokusunun harmanlandığı Ege Denizi’nin dağlarından esen kıble, denizinden esen günbatısı gibidir. Atatürk Türkiyesini ve cumhuriyetin temel kazanımlarını anlatırken lodos ve poyraz gibi gür çıkar sesi Aksona Mehmet’in. Genleri dağlarda keçileriyle göç eden yörüklerden geldiği için denizle kavuşmak için acele eden bir pınarı anlatırken su gibi akar cümleleri.
“Gelsin bir de Aksona Mehmet’i Dinlesin”
O’nunla konuşurken aldığınız dersler günlük hayatınızda sıkça karşılaştığınız yüksek egosunun esiri insanları çağrıştırır birden sizlere. Kariyer, miras, zenginlik, şöhret ve güç gibi kavramlar altında ezilen insanları hatırlarsınız birden ‘Gelsin hele bir de Aksona Mehmet’i dinlesin’ diye iç geçirtir size anlattığı yaşanmışlıklar. Bodrum’un meşhur ahşap tekne ustalığını üstatlığa eriştiren Ziya Güvendiren’in yaptığı tirhandile dokunurken iskele baş omuzluğundan yunusları nasıl selamladığını, sancak kıç omuzlukta Yunan süngerciyle yaptığı sohbetleri anlatır. Hele bir de 1765 yılında iç organları olmayan bir hayvan olarak bilim literatüre giren süngerlerden konuyu açarsanız, yerküredeki 5 binin ki bu canlının varoluş hikayesini döktürüverir Yörük şivesiyle. Karacaoğlan’ın bağlamasından dökülen melodi olur çimenleri, süngerleri, yunusları, geyikleri, kurtları anlatırken. Köroğlu’nun tüfeğinin mermisi olur mertliği tarif ederken.
“Sünger bu maviliklerin öz kültürüdür”
1965 yılında henüz 15 yaşındayken başladığı sünger avcılığını bugünlere kadar getiren Aksona Mehmet, Kuzey Afrika kıyılarından Yunanistan ve İtalya’ya uzanan haklı ününü Aksona Mancorna adlı yelkenlisiyle uluslararası kılıyor. Kafa kağıdında Mehmet baş olarak geçmişse de Aksona Mehmet, UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) tarafından tanımlanan Yaşayan İnsan Hazinesi değil de nedir? UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi gereğince hazırlanan listeye Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca dahil edilmesini fazlasıyla hak eden deniz insanıdır Aksona Mehmet. Allayıp pullayacak hikayeleri yoktur, suyun altından aldığı terbiye ve edindiği tecrübelerin kılavuzluğunda anlatacak yaşanmışlıkları vardır O’nun. Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras ve Bodrum Kent Konseyi Başkanı Arif Yılmaz’ın çabasıyla Yaşayan İnsan Hazinesi listesine girmesini istediğimiz ilk deniz insanı Aksona Mehmet olursa, Mavi Vatan kavramına inanan denizcilerin içine bir umut doğacaktır. Denizcileşmek ve maviyi daha iyi anlamak adına…